Hürriyet

banner image

Hürriyet

Köy Enstitüleri’ ni 81. Yılında Özlemle Anıyoruz…

Köy Enstitüleri ni  81. Yılında Özlemle Anıyoruz
|17.04.194017.04.2021|
Köy Enstitüleri
Köy Enstitüleri  Hasan Ali YÜCEL
17 Nisan 2021 Cumartesi
Köy Enstitüleri Sanattı, Bilimdi, Edebiyattı; Aydınlanma, Bağımsızlık, Eşit ve Özgür Bir Gelecek Mücadelesiydi.
Memleketin Her Yerinde En Yoksul Köylerdeki Çocukların Gelecek Arayışı, Umuduydu.
“Bey Oğlu Bey, Irgat Oğlu Irgat Olmasın.” Diye Mücadele Eden Eğitim Emekçilerinin Binlerce Çocuğun Yaşamına Dokunuşuydu.
Köy Enstitüleri’ nin 81. Yılında Emek Verenlere Saygıyla...

 Köy Enstitüleri
 
Hasan Ali YÜCEL…
Aşılamayan bir deneyim: Köy Enstitüleri neden kuruldu? Neden kapatıldı?
Köy Enstitüleri, öğretmen yetiştirmek, toplumu aydınlatmak ve ileri taşımak amacıyla 17 Nisan 1940 tarihinde yasal düzenlemelerle kuruldu. 1954 tarihinde kapanan ve etkileri günümüze kadar tartışılan Köy Enstitüleri unutulmayacak ve bugüne kadar aşılamamış bir özgün eğitim modeli olarak eğitim hayatımızda yer aldı. Eğitimin dinselleşme motifleriyle hayatımıza bir karabasan gibi çöktüğü, karma eğitimin tartışma konusu yapıldığı bir dönemde aşılamamış bir deneyim olan Köy Enstitülerini hatırlamak ve hatırlatmak bir görev olarak önümüzde duruyor. Köy Enstitüleri’nin 78’ ıncı yaşı kutlu olsun.

Köy Enstitülerinin kuruluşunun 78. yılını kutluyoruz. Birçok yerden “Köy Enstitüleri”ni anlatmamız için çağrılar alıyoruz. Vakfımıza birçok öğrenci ve araştırmacı geliyor, Köy Enstitüleri üzerine yüksek lisans ve doktora tezleri hazırlanıyor. İlgi, her geçen yıl daha da artıyor. Bu ilginin temelinde, eğitim dizgemizin bugün içinde bulunduğu büyük sorunlar ve bu sorunların bir türlü çözülememesi yatmaktadır.

Köy Enstitüleri niçin unutulmadı sorusunu yanıtlamak için bu okulları kuruluşundan yıkılışına kadar ana hatlarıyla yeniden anlatmak yararlı oluyor.

Gerekçe
20. yüzyıl başlarında Anadolu’da okuma ve yazma oranı çok düşüktü. Halkın yaklaşık yüzde 90’ı okuryazar değildi. Okuryazar kadın yok denecek kadar azdı.

İstanbul’da saray çevresi ve devleti yönetenler dünyada görülmeyen bir saltanat sürerken, Anadolu insanı Ortaçağ karanlığında bir yaşama terk edilmişti.

Bu utanç verici durumu yaratan yöneticiler okuryazarlığı artırmak için de çaba göstermiyorlar, eğitim alanında büyük reformları gerçekleştirmiyorlardı

Anadolu halkının çağın bu kadar gerisinde kalmasının önemli bir nedeni yüzyıllardır uygulanan eğitim dizgesiydi. Osmanlı Devletinde 3 kanallı bir eğitim dizgesi uygulanıyordu. Bunlar; Medreselerde uygulanan dinsel eğitim, azınlık ve yabancı okullarda uygulanan milliyetçi eğitim, klasik Tanzimat okullarında uygulanan batılı tarz eğitim…

Uygulanan bu üç kanallı eğitim sonucu, üç ayrı görüşte ve sürekli birbirleriyle çatışan bir toplum yaratılıyordu.

Türkiye’de “1905 yılına gelindiğinde Osmanlı topraklarında hükümet tarafından tespit edilebilen yabancı okul sayısı 600 civarındadır, ancak tespit edilemeyen evlerde ruhsatsız olarak faaliyette bulunan yabancı okul bu rakamdan çok daha fazladır.”

Bu üç kanallı eğitim dizgesi sürerse ilerlemenin, modernleşmenin, bir ulus olmanın olanağı yoktu.

Eğitimde yeni bir dönem
Mustafa Kemal’in silah arkadaşı Kurmay Albay Saffet Arıkan 1935 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) getirildi.

Saffet Arıkan Bakan olunca eğitimle ilgili yazılarından düşüncelerini bildiği ve kendi düşüncelerine yakın bulduğu İsmail Hakkı Tonguç’u İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne atadı. Tonguç konunun yabancısı değildi. Büyük bir sorumluluk yüklendiğinin de farkındaydı. Yaptığı ilk çalışma “Türkiye’de İlköğretimin Durumu Nedir?” çalışmasıdır. Çalışma bir rapor haline getirilir ve 1935 yılı sonlarında Bakanlığa sunulur. Raporda eğitim alanında hem sorunlar sergilenir, hem de çözümler önerilir.

Bu raporun gösterdiğine göre;
Asıl sorun nüfusun yüzde 80’nin yaşadığı köylerdedir. Köylerle kentler arasında köyler aleyhine oluşmuş büyük bir dengesizlik vardır.

Köylerin sorunu yalnız okul ve öğretmen olmaması sorunu değildir, köylerin başka ciddi sorunları da vardır.

Okulu olan köylerle okulsuz köyler arasında yaşam farkı yoktur. Okul köylerde yaşam değişikliğine neden olamamıştır.

Köyler nüfus bakımından çok farklılıklar göstermektedir. 16 bin köyün nüfusu 150’den azdır.

Türkiye’de bölgeler arasında da dengesizlikler vardır.
Rapor bu gerçekler karşısında öneriler de sunmaktadır;

35 bin okulsuz köyün okullaşması için uzun süre beklenmemelidir. Mevcut sistemle sorun ancak 80-100 yılda çözülebilir.

Az nüfuslu köyler için geçici de olsa farklı bir çözüm bulunmalıdır.
Köyde iyiye doğru değişiklik yapabilecek okul açılmalıdır. Bu değişikliği yapabilecek yeni tip öğretmen yetiştirilmelidir. Kalkınmada lider özelliği olan öğretmen yetiştirilmelidir.

Türkiye bütçesi eğitime çok kaynak ayıramamaktadır. Bu nedenle okul yapımında yeni yöntem bulunmalıdır. Köylünün katkısı düşünülebilir.

Mevcut okullar sistemi kentler için devam edebilir. Ama ihmal edilmiş geniş kitle için – o zaman köyde yaşayanlar- o kitleye öncelik veren sadece o kitle ile ilgili yeni bir sistem kurulmalıdır.

Raporun saptamaları gerçektir ve yapılan öneriler denemeye uygun bulunur, deneme süreci başlar.

Küçük köyler için eğitmen yetiştirilmelidir. Bunlar askerde onbaşı çavuş olmuş yetenekli gençlerden seçilecektir. 6-7 aylık kurstan sonra ilk üç sınıfı okutmak üzere kendi veya yakın köylere gönderilecektir.

Büyük köyler için beş yıl süreli Köy Öğretmen Okulları açılmalıdır. Buralara sadece köy çocukları alınmalı, buradan çıkan öğretmenlerin aynı zamanda köy lideri olması gerektiğinden öğrenim programlarına tarım ve teknik dersler de konulmalıdır. Köyler için öğretmenlerin dışında köye yarayışlı başka elamanlar da yetiştirilmelidir. Sağlık memuru, ebe v.b.

Öğretmen Okulları parasız yatılı olmalıdır. 1936 yılında ilk eğitmen kursu, 1937’de Köy Öğretmen Okulları açılarak deneme, hazırlık dönemi başlatılır. Edinilen deneyler yeter görülerek yapılabilecekler yasalarla kesinleştirilir. 17 Nisan 1940’da Köy Enstitüsü Yasası çıkar. Köy Öğretmen Okulu olarak açılanlar Köy Enstitüsüne (K.E) dönüştürülür. Sayıları hızla çoğalır. 19 Haziran 1942’de Örgütlenme Yasası, 1943’de Sağlık Elamanı Yetiştirme Yasası çıkar. 1942’de sistemin üst kurumu olan Yüksek Köy Enstitüsü açılır. Böylece köylerde uygulanacak okullaşma sistemini de içine

Köy Enstitüleri  Hasan Ali YÜCEL…
Köy Enstitüleri  Hasan Ali YÜCEL  Kaynak: Köy Enstitüleri  YK Yayınları  1992  İstanbul 14x20 Cm.  64 sh. 

|Hasan Ali YÜCEL|
|17.12.1897Istanbul  26.02.1961Istanbul|
|Türk Eğitimci|
Köy Enstitüleri’ ni 81. Yılında Özlemle Anıyoruz… Köy Enstitüleri’ ni  81. Yılında Özlemle Anıyoruz… Reviewed by ümitse on 01:00:00 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.