Hürriyet

banner image

Hürriyet

Dünya Tiyatrolar Günü

Dünya Tiyatrolar Günü 57. YILINDA
|27.03.196127.03.2018|
27 MART 2018 Salı
27.03.1961—27.03.2018  Dünya Tiyatrolar Günü

“Tiyatro öyle güçlü ki her şeye direniyor, her şeye karşın hayatta kalıyor, savaşları, sansürleri, parasızlığı aşıp geçiyor”

Isabelle HUPPERT

Dünya Tiyatro Günü Bildirisi:
 Tiyatro, karanlık kuyulara düşen ruhumuzu aydınlığa çıkarır. Aklımız ve duygularımızla kavrayamadığımız hayatın akışına bir mola verip, bizi kendimizle ve çevremizde olup bitenlerle yüzleştirir. Bazen gözümüzün önünde olup da fark edemediğimiz bir olguyu, bazen de en derinlere gizlenmiş, göremediğimiz ve dokunamadığımız sırları gün yüzüne çıkarır. Çünkü tiyatro hayattır…”

İlk kez 1961 yılında kutlanmaya başlayan Dünya Tiyatro günü o tarihten bu yana her yıl 27 Mart'ta tüm dünyada çeşitli tiyatro dernekleri ve sanat çevreleri tarafından kutlanıyor.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi: Zehra İPŞİROĞLU 
Tiyatronun Ustaları
Gerçekten, karanlık günlerde yaşıyorum! 
Doğru söz delilik. 

​Bertolt BRECHT

“Onların” peşindeyim. Klişe üretmeyenlerin, boş laf söylemeyenlerin, sahneyi bir ego gösterisine dönüştürmeyenlerin, sulu espriler ya da ucuz etkilerle izleyiciyi tavlamayanların, yaşamdan kaçmayanların, zamanımızı çalmayanların, baştakilere yaranmak için kırk takla atmayanların peşindeyim. Beni güldüren, ağlatan, şaşırtan, yadırgatan, düşündüren, ezberimi bozan, belki de bir an durup kendime döndüren tiyatro ustalarının peşindeyim.

Neden sahnedeler, ne yapıyorlar, ne söylemek istiyorlar? Ve işte şimdi, şu an onlarla aramda nasıl bir iletişim kuruluyor, nasıl bir enerji akıyor, ne hissediyorum? “Onları” yakalayamazsam, tiyatroda sıkıntıdan patlayabilirim, uyuyup kalabilirim, benim burada işim ne diye kendime kızabilirim… Her şeyin ucuz bir tüketime dönüştüğü bir ortamda hiç de kolay değil onları yakalamak. Tıpkı iyi bir roman okumanın, iyi bir film izlemenin de kolay olmadığı gibi.

Diyelim ki bir izleyici ya da eleştirmenim. Sadece tiyatro tüketiminin tuzağına düşmemek de yeterli değil şüphesiz. Çünkü ben öyle bir ülkeden geliyorum ki tiyatronun insanca yaşayabileceğimiz barışçıl ve demokratik bir toplumu savunma gizilgücünün ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Acaba benim tiyatro ustalarım bana bu yolda ne söylüyorlar?

Diyelim ki bir tiyatro yazarı, yönetmeni ya da oyuncuyum. Yaşamın akışındaki acıları, çatışmaları, haksızlıkları yüreğimde hissediyorum. Nefreti, şiddeti, yalanları, hile ve komploları görüyorum. Savaşın, sömürünün, sürgünün, adaletsizliğin, acının, yokluğun yarattığı bir karmaşa içinde yitip gitmek üzereyim. Çaresizlik mi? Hayır, ben tiyatrocuyum ve yaşamı bir yerinden yakalayabilirim, anlamak için çaba harcayabilirim, yaşamı okuyabilirim. Ama bu benim ülkemde hiç de kolay değil, çünkü yaşam çoğu zaman bütün acı, gülünç ve absürt yanlarıyla sanatı kat kat aşıyor. Bunu her gün yeniden ve yeniden yaşıyorum. Tam bir şeyi yakaladım dediğimiz anda olaylar öyle bir kasıp kavuruyor ki ortalığı, sözcüğün bittiği yerde buluyoruz kendimizi.

Bir dönemin büyük oyunları da karanlığında gizlenen birer masalı andırmıyorlar mı? Öyleyse önemli olan bu masalı yeniden keşfetmemiz mi? Evet, benden önce yaşamış büyük ustalar var bana yol gösterecek, yazdıkları oyunlar yüzyılları aşıp, bugünlere gelmiş. Onlar acıyı, hüznü anlatıyorlar, karşı koymayı, direnmeyi. Onlar umudun sesi… Yazar, yönetmen ya da oyuncuysam onlardan da öğrenecek çok şey vardır mutlaka.

Tiyatro, yaşamla arasındaki bu kıl payı kesişmeyi yakalamışsa mucizeler yaratabilir. İyi ama, nasıl? Bu acaba nasıl bir toplumda yaşadığımıza mı bağlı? Tüketim toplumunun uyuşukluğu içinde donup kalmışsak, tiyatro krizini aşmak için gerekli olan, Dario Fo’nun alaycı sözleriyle, “cadı avı” mıdır; tiyatrocuların korkmaları, sarsılmaları mıdır? Öyleyse baskıcı toplumlarda tiyatronun işi daha mı kolay? Böyle bir ayırım yapılabilir mi? Hayır, çünkü tüketim de, baskılar da bütün ülkelerde farklı dozlarda yaşanıyor. Eşitsizlik giderek artıyor, demokrasi anlayışı çöküyor, savaşlar ortalığı yıkıp yakıyor, yaşadığımız dünya kıyasıya harap ediliyor. Kendi ülkemdeki sorunlar başka ülkelerde yaşananlarla girift bağlantılar içinde gelişiyor.

Öyleyse aslolan bütün sınırları aşan bir duyarlılık, empati, dayanışma duygusu ve direnme gücü değil mi? Tabii yürekten inanmak da gerekiyor yapılan işe, her tür dayatmaya karşı koyarak özgün olmak, anlamaya çalışmak ve yaşamın bunca kargaşalığı içinde kendi yolunu bulmak. Bu başarılmışsa mutlaka aynı heyecan, aynı duyarlılık, aynı sorgulayıcı bakış izleyicide de uyanacaktır.

Şimdi bir oyun izleyeceğiz… Ne hissedeceğiz, ne düşüneceğiz? Acaba hüzünlenecek miyiz yoksa gülecek miyiz? Hoşumuza gidecek mi izlediklerimiz, yoksa anlamsız mı gelecek, neden? Kafamızdaki duvarları yıkacak mı, bize yeni bir güç, yeni bir umut verecek mi? Oyunun sonunda bütün bunları bizlere yaşatan tiyatrocuları büyük bir heyecan ve sevgiyle gönülden alkışlayabilecek miyiz?

Şimdi söz izleyicide.

Profesör Dr. Zehra İPŞİROĞLU
Yazar, Eleştirmen, Akademisyen


27 Mart Dünya Tiyatro Günü

Dünya Tiyatro Günü tam 57 yıldır aralıksız olarak her ilkbaharda kutlanıyor. Dünya çapında coşkuyla kutlanan bugün boyunca, birçok sanat grubu ve tiyatro kapılarını izleyicilerine ücretsiz açıyor ya da çeşitli jestler yapıyor.


DÜNYA TİYATRO GÜNÜ
Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından ilk defa 1961 yılında kutlanmaya başlayan Dünya Tiyatro Günü o günden beri aralıksız olarak kutlanıyor. Her yıl 27 Mart günü ITI merkezleri ve dünya çapında tiyatro grupları tarafından pek çok ulusal ve uluslararası etkinlikle kutlanmaktadır. Bu özel günde gelenekselleşen bir uygulama da, dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirge 1962’de Fransız Jean Cocteau tarafından yazılmıştır.

Dünya Tiyatro Günü'nü kutlama fikri 1961 yılında o dönemki ITI başkanı olan Arvi Kivimaa tarafından önce Finlandiya sonra Avusturya'da yapılan 9. ITI Konferansında ortaya atıldı. Bu fikir İskandinav ülkelerinden gelen desteğin de etkisiyle uygulanmaya başlandı. Dünya Tiyatro Günü kabul edildikten sonra her yıl Paris’te 1962 tarihli Uluslar Tiyatrosu’nun (Theatre of Nations) da açılış günü olan 27 Mart günü, ITI’nin dünya çapındaki merkezlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı.

27 Mart günü her ülkenin tiyatro sanatçıları tarafından hazırlanan bir bildiri sahnelerde okunur. İlk bildiri 1962’de Jean Cocteau tarafından yazılmıştır. Ülkemizde ise tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, Türk tiyatrosunun unutulmaz ismi Muhsin Ertuğrul kaleme almıştır.

DÜNYA TİYATRO GÜNÜ NEDEN KUTLANIR?

Dünya Tiyatro Günü, tiyatro dünyasındaki insanlar için sahne sanatlarının insanları bir araya getirici gücünü kutlamak, seyirciyle daha iyi bir iletişim kurmak ve insanlar arasındaki anlayış ve barışı arttırmak için bir fırsat olarak görülmektedir. Dünya Tiyatro Günü’nde yapılan etkinlikler, uluslararası işlevlerinin yanı sıra ulusal ve bölgesel tiyatro gruplarının bir araya gelmesinde de rol oynamaktadır.

TİYATROLAR ÜCRETSİZ


Dünya çapında coşkuyla kutlanan , 27 Mart Dünya Tiyatro Günü boyunca, birçok sanat grubu ve tiyatro kapılarını oyunlarını sanatseverler için ücretsiz olarak sahneleyor, ya da çeşitli jestler yapıyor.

Tiyatro sonuna kadar direniştir

“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!/ Düşüncemizin katlanması mı güzel/ Zalim kaderin yumruklarına, oklarına / Yoksa diretip bela denizlerine karşı/ Dur, yeter! Demesi mi?” Shakespeare’in yaşamımıza düştüğü bu dipnotu bilmeyen yoktur sanırım. Yazarın en bilinen oyunlarından Hamlet’in en trajik sahnesinde geçen bu tirad sadece bir tirad değil, bir isyan repliğidir de aynı zamanda.

Tiyatro, insana yaşama dair düşler kurdururken, hayatın başka başka yollarına açılan kapılarda ‘gözlerini aç’ diyen yanıyla iktidar ve muktedirlerin korkulu rüyası da olmuştur.

Bu yıl Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’nde imzası olan Isabelle Huppert’ın “Tiyatro öyle güçlü ki her şeye direniyor, her şeye karşın hayatta kalıyor, savaşları, sansürleri, parasızlığı aşıp geçiyor” ifadeleri ülkemizde tiyatro ve tiyatron un mücadelesine ne de çok denk düşüyor. Sansürden, KHK’lara uzanan zalimliklere direnmiş ve yok edilememiş bir tarihi var Türkiye’de tiyatronun. İlan edilen OHAL’in kararnameleriyle görevlerinden alınan ve ardından görevlerine iade edilen oyuncularıyla tam bir yapboza dönen tiyatro, iktidarın yoğun baskılardan payına düşeni her daim aldı bu ülkede.

Tiyatro bugün sokağa çıkıyor
İşte bugün yani 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde AKP iktidarı döneminde çeşitli saldırıların hedefi haline gelen tiyatrocular sokağa çıkıyor. Kadıköy Tiyatroları Platformu, öncülüğünde düzenlenen bu anlamlı etkinlik için platform tarafından İstanbul’daki tiyatrolara, tiyatro bölümlerine ve öğrencilerine “Birlikte daha görünür ve daha güçlüyüz!” şeklinde bir çağrı yapıldı ve tiyatroyla temas eden herkes sokağa çağrıldı.

Kadıköy Tiyatroları Platformu ayrıca Dünya Tiyatro Günü için bir bildiri kaleme aldı ve yayımladığı bildiride tiyatronun sonuna kadar bir direniş biçimi olduğu ifadelerine yer verdi.

“İnsanlarımız her geçen gün yalnızlaştırılıyor ve iradesizleşiyor” denilen platformun bildirisinde öne çıkan ifadeler şöyle: “Tiyatro, karanlık kuyulara düşen ruhumuzu aydınlığa çıkarır. Aklımız ve duygularımızla kavrayamadığımız hayatın akışına bir mola verip, bizi kendimizle ve çevremizde olup bitenlerle yüzleştirir. Bazen gözümüzün önünde olup da fark edemediğimiz bir olguyu, bazen de en derinlere gizlenmiş, göremediğimiz ve dokunamadığımız sırları gün yüzüne çıkarır. Çünkü tiyatro hayattır…”

Yürüyüş programı 
Kadıköy Belediyesi’nin de destek verdiği 27 Mart yürüyüşü için bugün saat 16.00’da Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde hazırlıklarını yapacak olan topluluklar, saat 17.00’de Ali Suavi Sokak’tan yürümeye başlayacak. Mehmet Ayvalıtaş Parkı’nda sona erecek yürüyüşe, müzikal tiyatro şarkılarından örnekler çalacak bir bando eşlik edecek. Yine yürüyüş boyunca tiyatro türlerinden örnekler, Bahariye Caddesi üzerindeki önceden belirlenen balkonlarda ve yükseltilerde sahne alacak. Yürüyüş esnasındaki oyunlarla birlikte, son KHK’lerle kapanma noktasına gelen DTCF-Tiyatro Bölümü’nden Elif Çongur sürece dair paylaşımlarda bulunacak.
***
Perdemiz kapanmayacak
Dünya Tiyatro Günü nedeniyle Tiyatro Eleştirmenler Birliği de ulusal bildiri yayımladı. Bildiride, akademisyenlerin cezalandırıldığı, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin kundaklandığı, sanatçıların ihraç edildiği karanlık dönemden çıkış için en önemli aracın Tiyatro sanatı olacağı hatırlatıldı.

“Sözümüz bitmeyecek, perdemiz kapanmayacak, sahne ışığımız sönmeyecek, karanlığa teslim olmayacağız” denilen bildiride “Biz tiyatro emekçileri, tiyatronun insanı değiştirici, dönüştürücü gücünden kuşku duymayız. Tiyatro olmazsa olmazımızdır. Önündeki bütün engellere rağmen tiyatro sanatı; tam da üstlendiği misyonu yerine getirmek üzere toplumu uyarmaya, eleştirel düşünmeye sevketmeye, özgür düşünceyi ve temel insan haklarını savunmaya, hakikati kavramaya ve kavratmaya devam edecek” denildi…”

Tiyatro sonuna kadar direniştir
Canan AYDIN
canan1aydin@gmail.com
@kuzeydogu
Dünya Tiyatrolar Günü Dünya Tiyatrolar Günü Reviewed by ümitse on 00:30:00 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.