Hürriyet

banner image

Hürriyet

| Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi… Havagazi Çim Konserleri 05 Eylül’ de Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN ile Devam Diyecek… —05.09.2013.Persembe… Saat:21.00… |

Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 05 Eylül de Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN ile Devam Diyecek 05.09.2013.Persembe Saat:21.00 |…
05 Eylül Perşembe 2013
21.00
Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN
Türk Müzisyen Grubu

Tarihçe
Izmir Büyükşehir Belediyesi “Çim Konserleri” kapsamında 05 Eylül 2013 Persembe Günü Saat 21.00 de Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN grubunu konuk ediyor
Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Çim Konserleri Caz ve cazın sıra dışı projelerine ve vazgeçilmez isimlerin akustik performanslarına ev sahipliği yapıyor. Caz dünyasından tanınmış birçok önemli ismi ağırlayan Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Çim Konserleri 05 Eylül Perşembe günü cazın sevilen isimlerinden büyük üstad; Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN ı ağırlayacak
"Fuad" albümüyle başlayan müzikal birlikteliklerini sürdürmeyi hedefleyen Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN ikinci düo performanslarıyla dinleyicileriyle buluşacak. Daha önce ilk kez Cemal Reşit Rey Konser Salonu' nda verdikleri konseri, Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Çim Konserlerinin samimi sahnesinde gerçekleştirecekler. Geleneksel eserlerin yanısıra, kendi bestelerini de seslendirecek olan ikili, doğaçlamalar üzerine kurulu performanslarıyla hayallerindeki müziğe ulaşmayı hedefliyor
Fretless Albümü ile Avrupa Yaratıcı Albümü ödülleri almış, usta sanatçı Erkan OĞUR tüm sevenlerini, hissiyat dolu, ensturmanlarını konuşturduğu, muhteşem performansı ile "Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi" birbirinden farklı performanslara yer vermeye devam ederek bu sezona da damgasını vuruyor! Gerçekleşecek konserde Erkan OĞUR  Perdesiz Gitar ve Derya TÜRKAN  Klasik Kemençe
İzmirlilere keyifli bir akşam yatacak konsere tüm haklımız davetlidir

Konser Halka Açık ve Ücretsizdir

Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN
Erkan OĞUR  1954  Ankara  Türk Müzisyen  Perdesiz Gitar
Müziğe 4 yaşından itibaren keman, bağlama, flüt ve cümbüş çalarak başladı. Onu Halk Müziği icrası konusunde teşvik eden ilkokul müzik öğretmeni "İlkokulu bitirdiğinde, bizim yöreden çalmadığı saz kalmamıştı." diyor. Gitar çalışında Jimi Hendrix'in bazı etkileri olmuştur. 1976'da perdesiz gitarı icat etti. Liseyi Ankara'da tamamladı. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü ile başladığı üniversite hayatına Münih Üniversitesi Fizik Mühendisliği'nde okuyarak devam etti. Müzisyen olmaya karar verdikten sonra eğitim görmek için Türkiye'ye döndü. İstanbul Devlet Konservatuarı Müzik Teorisi bölümünden mezun oldu. Çalışmalarında ağırlıklı olarak kopuz ya da dede bağlama, ud, e-bow, perdesiz gitar, klasik gitar, elektro gitarı ve sesini kullandı. Bunlar dışında birçok enstrümanı da albümlerinde başarılı bir şekilde çalmıştır. En son Telvin Trio ile birlikte çıkardığı iki cd'lik Telvin albümünde doğaçlama caz denemeleri yapmıştır. Fretless albümü çıktığı yıl Avrupa'da yılın yaratıcı albümü seçilmiştir. Bir Ömürlük Misafir albümü olarak Türkiye'de daha sonra yayınlanmıştır. Türk müziğine icracı ve yorumcu olarak devasa katkılar yapmıştır. Perdesiz gitarı ve perdesiz bağlamayı geliştiren kişidir. Dünya müzik literatüründe yerini almıştır. Günümüzde ise Nazım Hikmet Akademisi Müzik Bölümü'nde ders vermektedir.
Müzik yaşamı boyunca pek çok müzisyene ilham kaynağı olduğu gibi bağlama ustalarına da işlerini yaparken adeta sufle vermiştir. "İnsanın, salt yaşantısı ve yapıp ettiklerinin doğayla uyumlu olduğu müddetçe başarıya erişme şansı vardır." diyerek hayattaki duruşu hakkında ipucu vermiştir…
Erkan OĞUR

Müziğin salt görsellikle bezeli şölene, pazarlanabilir metaya ve bu sürecin çıkış kapısında da modern bir aldanım aracına / illüzyona dönüştürüldüğü ahir zamanımızda böylesi popüler yönelim ve eğilimlerden geri/içeri çekilip bu onurlu duruşu simgeleştiren kaç müzisyen kaldı ki aramızda…

Her ne kadar müziğin metalaşma sürecini 70'lerle birlikte soluklasak da gerçek mevzisini popüler müzik bizde 1990'larda buldu denilebilir. İşte o günden bu güne ilkelerin, kaygıların ve etiğin dibe vurduğu yoz bir tarih yazılıyor ne yazık ki müziğimiz adına…

Bütün bu irinli eğilim hızla müzik camiasına yayılırken , yozlaşma sürecinin dışında durmayı tercih eden, kendisine steril bir alan oluşturan ve dışarıda duruşu ile bana göre bir karşı koyuşu, statükonun (müzikal iktidarın) tahriklerine rağmen sivil itaatsizliği, hadi daha da ileri gidelim belki de bir yeraltına çekilimi içselleştiren onurlu birkaç isim 'yenilgileri' ile karşımızda durmaktadır…
Ses Evreninde Bir Keşif : Perdesiz Gitar

"Harput'a çıktım / Baktım oyun bitmiş
Perde kapanmış / Ben şimdi perdesizim
O ki Harput'un ve bizim ? Ölümümüz var
Her şey boşuna " (1) …
1976 yılında Erkan OĞUR gitarındaki bütün perdeleri kaldırıp atar. Çünkü perde sınırlandırılmış, kodlanmış, verili, tekrar edilen bir yaşamsal döngüyü imlemektedir. Oysa enstrümanın üzerindeki bu perdeler ortadan kalkıp mevcut işlevselliği imha edilince yerleşik seslerin aksine sonsuzluğa koridor aralayan müthiş bir ses evreni doğmaktadır icracının önüne. Dolayısı ile özgür, özgürleştirici ve aynı zamanda bakir bir alan, deneysellik ve tahayyûl... Oğur işte bu özgürleşme arayışının şahikasında enstrümanın üzerindeki perdeleri söküyor ( yani bir anlamda yerleşik, statik ve sınırlandırılmış olana karşı red sunuyor ) ve "perdesiz gitar" dediği o efsunlu , gizil ve çağrışımlı sesi keşfediyor. O çağrışımlı varoluş ile amacı Türk müziğinin makamsal yapısına, koma seslerine girebilmek ve improvisation (doğaçlama) ile anlatım gücünü geniş havzaya yayabilmek ve belki de en önemlisi "her şeyden bağımsız bir müzik yapmak"(2)tır…

Buradaki "bağımsız" kelimesini ayırıp/önemseyip üzerinde biraz durmamız gerekiyor bence. Çünkü "bağımsızlık" anlaşılacağı üzere özenle, özellikle, kasıtlı olarak tercih edilmiş, arkasında bir dünya kavrayışı, zenginliği ve duyarlılığı da taşıyan ve sanki üzerinde konuşulmaya bizi çağıran bir coşku. Her şey dediğine göre insan özgürlüğünü manipüle eden, daraltan obje, kavram,düzen, düzenek, kurum, kuruluş,ideoloji, siyasa, statüko, grup, cemaat...ne varsa hepsini anlamamız gerekiyor. Buradan hareketle Erkan OĞUR için "bağımsız sanatçı" kavramını geliştirebiliriz. Mevcut müzikal organizma ile popüler anlamda bir ilişkilendirmeyi onun için yapamayacağımıza göre ve sanatçıyı kurulu iktidara bağımlılaştırmaya götüren önde durmak, vitrine çıkmak, maddi getiriyi birincil amaç edinmek gibi güncel kaygılarının da olmadığı dikkate alarak bağımsız sanatçı kavramının membaına hiç tereddütsüz O'nu oturtabiliriz…

Bu "bağımsızlığı" önemsiyorum çünkü müziğin metalaşmasıyla ilkelerin ve etiğin buharlaşması, daha çok satma, üründen pazar oluşturma, herkese/genele hitap etme gibi popüler yozlaştırıcılar sanatçıyı var olabilmesi için mekanizmaları ellerinde tutan holding, kurum, şirket, siyasa gibi yerleşik organizmaların yedeğine çekip edilgen sanat eylemi düzeysizliğine indirgemektedirler. İşte bu popüler kapana karşı koyuşu deneyebilen, yapılanmanın kirmenmiş ilişkilerinden beslenmeyi tercih etmeyen nadir "sivil" sanatçılardan birisi O…

Erkan OĞUR çocukluk dönemini geçirdiği Elazığ'da bir dikiş makinesi mağazasında annesiyle birlikte gördüğü kötü, fabrikasyon bir Bulgar gitarı görür. Israr eder ve o gitar alınır. Müzik denilen o cazibeli yolculuk başlamıştır böylece. Yıllar sonra yüzünü Türklere dönmesinde kuşkusuz köklü ve etkileyici bir derinliğe sahip olan Elazığ/Harput folkloru ve türkülerinin belirgin etkisi söz konusudur. "Benim okulum, Elazığ'da geçirdiğim çocukluğum, orada yaşadıklarım,ailem, akrabalarım, bir iki arkadaşım, öğretmenlerim köy düğünleridir, oraların havasıdır, suyudur"(3) derken de bu tahrik edici otantizmi işaret etmektedir. Elazığ/Harput müziğinin bir ana damar olması ve besleyici bir ambar gibi sürekli devinim halinde yaşaması / yaşatılması, usta/çırak ilişkisinin halen devam etmesi, icra bakımından bağlamanın yanında klasik Türk müziği içerisinde kişilik bulmuş enstrümanların da (ud, cümbüş, kanun, klarnet gibi) dominant unsur olarak kullanılması ve farklı kültürel akışkanlığın geçişken bir kültürel havza oluşturmasının zenginliği, müziğe koşan bir çocuk için ne denli besleyici yapıdır hiç kuşkusuz. Harput müziğini yatağında büyürken arkadaşı olan Bülent Ortaçgil'den de İstanbul'a gidip geldikçe Batı müziğini öğrenir. Hatta Ortaçgil bir söyleşisinde Bülent Ortaçgil'den de İstanbul'a gidip geldikçe Batı müziğini öğrenir. Hatta Ortaçgil bir söyleşisinde Erkan OĞUR için "Beslendiği yerlere hiç sırtını dönmedi, inkar etmedi ama orasıyla da yetinmedi. Uzun zaman orayı unutmuş gibi göründü, sonra o beslendiği yerlerin türkülerini bir daha çalmaya kalktığı zaman bambaşka bir tavır la çalmaya başladı"(4) demektedir…
İşte o bambaşka tavır piyasa koşullarının yönlendirdiği edilgen oluştan sıyrılış, bireysel tavrı anlamlandırış, gürültünün, kaosun, yapaylığın içerisinde yalınlık, sadelik, içtenlikten başka bir şey değil. Aslanda türkülere abartısız bir alt yapının üstüne okumakta. Yani genelin tercih ettiği gibi karmaşık enstrüman çöplüğü, zenginleştirilmiş, albenisi oldukça bol bir aranje yerine sanki o türkünün üretildiği ilk mekan ve zamandaymışsınız gibi müzikal ve tarihsel yolculuğa çıkılıyor. Her şey akustik. Otantizm belirleyici tek unsur. Her türkü okuyuşta derin hüzün, durgunluk ve dinginlik evine birer birer kapılar açılıyor…
Türküyü seslendirmenin ve profesyonel sunumun ötesinde, eserin ne söylediğini içselleştiren, tematik çoğalıma çağıran, vokal/enstrüman/söz ile bütüncül bir yaklaşım deneyerek bir yaşam felsefesi, dünya ve varoluş tasavvuru bilincine çekiyor dinleyicisini…

Okan Murat Öztürk ile çalıştıkları "Hiç" isimli albüm bence bu bilinçli çekimin artık müzikal bir tavıra dönüştüğünün en manidar göstergesi. Derviş meşrep, az konuşan, az görünen, türküyü dahi okurken sanki dışarıya değil de, vücudunun/varoluşunun içine doğru okuyan bir edayı hissettiren duruşun dönüp dolaşıp albüme (aslında dünyayı kavrayışına) verecek ismi "Hiç"te karar kılması hiç de şaşılası değil. Buradan gerçekte tasavvufa aralanan bilinçli bir pencere görünüyor. Albümde yer alan Muhyiddin Abdal'ın "Zahid Bizi Tan Eyleme", Pir Sultan Abdal'ın "Güzel Aşık Cevrimizi", Kul Nesimi'nin "Yüzün Gördüm Dedim" gibi tasavvufi algılayışa denk düşen eserleri tercih etmesi de kanımızı güçlendiren bir durum. "Hiç"lik aslında O'nun yaşamsal öngörüsüdür. Ki kendisi de bir söyleşisinde "Kaderciyimdir, üzerine gitmem bir şeylerin"(5) derken bu uysal, ihtirassız, nefisten, dünyeviliken uzak ve neredeyse münzevi bir yaşamı tercih ettiğini mütevazi, iddiasız kelimelerle dile getirmektedir. Her şey hiç olabilmektedir/olabilmelidir. Perdesiz gitarın içerisinde de bu tılsım saklı sanki. Epeyce dingin, uysal, ağırbaşlı, yumuşak, bağırmadan, rahatsız etmeden, içerisine doğru melodilerini gönderen ve okşar gibi çalınabilen bir enstrümandır. Ve bu, hüzün ve suskudan başka bir şey değildir…

Erkan OĞUR Ankara Üniversitesi'nde başladığı fizik eğitimine Almanya'da devam eder. Bu arada klasik gitara yönelir. Ve kalbi sürekli ayartan müzik sonunda üniversiteyi bıraktırır O'na. Kübalı klasik gitarist Oscar Cesares'in seminerine katılır. Seminerde gitar için kendisinin düzenlemeler yaptığı "Bu dere baştan başa ayvalı bağ" isimli Elazığ türküsünü çalar. Ve Cesares, öğrencisi olması için Paris'e davet eder Erkan OĞUR' u. Üç ay sürer Paris macerası. Çünkü klasik gitarcı olmadığı gerçeğiyle yüzleşmiştir orada. 1980'de Türkiye'ye döner ve Türs Müziği Konservatuarına girer…
1994 yılında Frethless (Perdesiz) isimli albümünü yapar, ama Türk yapımcılar pek yanaşmaz bu çalışmaya. Daha doğrusu çalışmanın ne söylemek istediğini, neyi ispatlamaya yol aldığını kavrayacak donanımdan acizdirler. Frethless genel olarak enstrümantal bir çalışmadır ve deneysel nitelikler taşımaktadır bünyesinde. Hele geleneksel müziğini "söz" üzerine kuran bir kültürün,"saz" eserleri bağlamındaki azlığı göz önünde bulundurulur ve hatta "Bugün bile Türk musıkisi repertuarının yüzde doksan beşine yakını sözlü eserlerden oluşur"(6)ken Oğur'un bu enstrümantal çalıyması ve deneysel yolculuğu müziğimizin ufkunu açmak bakımından oldukça önemlidir oysa. Frethless albümü perdesiz gitarın neler yapabileceğini ispata ve iddiaya kalkışmak açısından da ciddiye alınması gereken bir üründür ve Almanlar önemsediği için, Türkiye'de dinleyiciye sunumundan altı yıl önce Almanya'da gün yüzüne çıkmıştır…

…Oğur'un bütün çalışmalarını göz önüne alırsanız, yeniden üretimden ziyade bir geriye dönüş, bakış, etsiye dokunuş ve ruh üfürüş hissetmek mümkün genel olarak. Zaten bir söyleşisinde "En yeni müzik, en eski müziktir...En yeni müzik tabiatın kendisi, bebek ağlamıs, insan haykırışı"(7)derken şimdiki an'dan kopuşu, yüzünü geçmişe dönüşü ve zihnî bütün mesaisini oraya verişi anlamamızı ister adeta. Modernitenin/ yaşanan zamanın parçaladığı bilinçle dolaşın modern bireye dinginlik ve sadelik bezeli kurtarılmış bir alan sunuyor sanki çalışmalarında. Kaotik kent kurgusu içerisinde her şeye bağımlılaşan bireyi otantik bir düş evrenine çağırıyor gibi. Ritmin, hızın,yüksek teknolojinin, gürültünün, gösterinin çağında ve müziğinde O tam tersini deneyerek / red sunarak geri çekiliyor…
Geçmişten Gelen Tılsım : Kopuz

…Perdesiz gitarın dışında Oğur için bahsedilmesi zaruri ikinci konu kuşkusuz, eski bir Orta Asya enstrümanı ve "Şimdiki bağlama ve divan sazının atası olan"(8) kopuz'u yeniden keşfetmesi ve öznel icra tekniği ile işlevsellik kazandırmasıdır. Oğur'dan önce tabiî ki ülkemizde kopuz'un çalındığı, yaşatıldığı yerlerden bahsedilebilir, ancak Oğur kopuzu lokal bir enstrüman olmaktan çıkarıp, albüm kayıtlarına sokarak binlerce yıl öteden mistik bir sesi getirmiştir adeta bugüne. Onun da ötesinde enstrümanın sınırlarını zorlayarak ve geleneksel, statik kopuz çalma şeklinin ötesine taşarak yeni bir ses yakalamıştır. Ve dikkatle bakılırsa bu ses Oğur'un kişisel tavrı gibi iddiasız, suskulu, kendi halince, mütevazı ve geniş hüzün yoğuran bir ses ülkesidir…

…Kopuzu tercih ediş de bir geriye dönüş aslında. Anlayacağınız o ki Oğur yaşanılan zaman dilimi ve boyutundan sürekli kaçacak. Masumiyet ve mahremiyetin tüketilmediği çocukluğuna, türkülere ve atalarının enstrümanına yüzünü çevirecek. Bir anlatım biçimi / dili olarak müzik O'nda moderniteden uzak duruş, özgürlük arayışı ve bireysel tavrı kutsayış şekline dönüşmüştür artık…

…Ve Eşkıya filminin müzikleri... Filmdeki asıl karakter olan Eşkıya ile Oğur'un kişisel duruşu arasında müthiş bir geçişkenlik var bence. Giysilerinden, söyleminden, güncel telaş ve hayattan kopuk, suskun oluşundan, bilgece tavrına kadar Oğur'la tamamıyla bütünleşen bir karakter. Müzikler de öyle. Dingin tınılarla yüklenmiş, bilgelik ve sezgi kapısı acık bırakılmış bol çağrışımlı melodik bir düşsel yolculuğa çekiliyorsunuz film boyunca…

…Hayatın yerleştirdiği mevzi "Bir Ömürlük Misafir"den öte bir şey değil sanki. Bütün müzikal dolaşımı ve evreni yorumlayış genişliği bu ana omurga etrafında çoğalıyor. Yaşama ait belirleyicileri misafir olduğu ömürde çok önemsemeyen sufî bir varoluş da denilebilir buna. Kaldı ki "ömür içinde misafir olma",ancak sufîce bir yörüngede tartışıldığı zaman gerçek anlam örgüsünü verebilir.

Kendisini pazarlayan, görselliği önceleyen, popülariteye koşan bir seyirden ziyade geride duran, enstrümanı üzerine yürüyen ve hatta "Ben daha ziyade bu işleri yapmaya utanırım.Yani çalmaya, söylemeye.Bu yüzden hep birilerine eşlik etmek durumunda kaldım"(9) deyip bizi şaşırtabilecek kadar mütevazı bir sanatçı olarak müziğimiz adına kalıcı ürünler bırakarak ilerliyor Erkan Oğur

Derya TURKAN  1973  Istanbul  Türk Müzisyen  Klasik Kemençe

Ailesinin müzisyen olması sebebiyle küçük yaşlardan itibaren müzikle içiçe oldu. İlkokul sıralarında Fikret Kızıltuğ'dan müzik ve blok flüt dersleri aldı
1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitimi Bölümü'ne girdi, İhsan Özgen'le kemençe çalıştı ve 1994 yılında mezun oldu. 1990 yılında girdiği ve genel sanat yönetmenliğini devlet sanatçısı Prof.Dr. Necdet Yaşar'ın yaptığı Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Topluluğu'nda yedi yıl süreyle misafir sanatçı olarak görev yaptı. 1991 yılında TRT İstanbul Radyosu'na girdi ve 2000 yılında bu kurumda kadrolu sanatçı oldu
1992 yılından bu yana Kudsi Erguner ile çalışan Türkan, Erguner'in İslam Blues, Ottomania, Osmanlı Davulları, La banda Allaturca ve Tac Mahal projelerinde yer aldı. Kudsi Erguner'le Fransa'da kayıtları yapılan ve yayınlanan "Chemıns"(Yollar) adlı bir albüm yaptı. 1996 yılında Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Paris Sorbonne Üniversitesinde düzenlenen ünlü keman sanatçısı Sir Yehudi Menuhin 'in 80. yaş günü konserine Kudsi Erguner'le beraber katıldı

1997 yılında Yunanlı kemence sanatçısı Sokrates Sinepoulos ile beraber İstanbul'dan Mektup albümü, Amerika'da Golden Horn plak şirketinden yayınlandı. Tanburi Murat Aydemir ile birlikte yaptıkları klasik saz eserlerinden oluşan Ahenk Volüm/1 (1997) ve Ahenk Volüm/2 (2006), ABD'de Golden Horn, Türkiye'de Kalan Müzik tarafından yayınlandı. İkili, 2003'te Almanya'da ve 2005'te ABD'nin California eyaletinde sekiz konserden oluşan iki turne yaptı

Ayrıca 2001 yılında Ermeni Düdük sanatçısı Djivan Gasparyan ve Erkan Oğur' la beraber yaptıkları "Fuad" isimli albüm Kalan Müzik'ten yayınlandı

Cengiz Onural ve Murat Aydemir'le beraber kurdukları "İncesaz" grubu ile çalışmalarını 1997'den beri sürdüren sanatçı, bu grupla 8 albüm ve 1 DVD çalışması yapmıştır. 2006 yılında Renaud Garcia Fons, Uğur Işık'la beraber yaptıkları "Minstrels Era" isimli albümü Kalan Müzik'ten yayınlandı. 2004 yılından bu yana Ross Daly'nin Grit'deki "Labyrinth Musical Workshop" adlı okulunda kemençe semineri vermektedir

Jordi Savall'in, Orient - Occident ve Sublime Gate isimli albümlerine katıldı. Jordi Savall, Bojan Zulfikarpasic, Renaud Garcia Fons, Vincent Segal, Ross Daly, Enver İzmailov, Alim Kasimov, Erkan OĞUR gibi müzisyenlerle projeler ve konserler yapmaktadır

Padişahların Dinlediği Besteler
Kemençe sanatçısı Derya TURKAN, 17. yüzyılda İstanbul'da yaşayan Avrupalı besteciler tarafından notaya alınan ve Osmanlı padişahlarının saraydaki has odalarında dinledikleri besteleri yeniden yorumladı. Albümde Batılı ve Doğulu çalgılar yeni bir ses sentezi ortaya koyuyor…

Türkiye'de ve yurtdışında klasik Türk müziği alanındaki çalışmalarıyla tanınan sanatçı Derya Türkan, yeni bir çalışmaya daha imza attı. Türkan, geçtiğimiz günlerde müzik marketlere çıkan "Minstrel's Era" isimli albümde, Osmanlı padişahlarının saraydaki özel dairesinde dinlemesi için bestelenen eserleri yeniden yorumladı. Albümde klasik kemençe, çello ve kontrbas ilk kez bir araya geldi. Osmanlı enstrümantal müziği eserleri, ilk defa 17. yüzyılın ilk çeyreğinde, imparatorluk başkenti İstanbul'da yaşayan Avrupalılar tarafından notaya alındı. Ancak, Albertus Bobowius (Ali Ufki) ve Dimitrius Kantemir gibi tarihçi olarak tanınan bestekârların notaya kaydettikleri bu eserlerin çoğu zamanla unutuldu ve sonraki yüzyıllarda hemen hiç çalınmadı. Türkiye'nin önde gelen klasik kemençe virtüozu Derya Türkan, bu eserleri Türkiye'nin seçkin çellisti Uğur Işık ile tanınmış Fransız kontrbasçı Renaud Garcia Fons'un eşliğinde çağdaş bir yorumla icra ediyor

"Minstrel's Era" (Ozanların Dönemi) adını taşıyan ve Kalan Müzik etiketiyle çıkan albümde, geleneksel bir enstrüman olan kemençenin sınırları yüksek bir müzikal çizgide seyrederken, çello ile kontrbasın tınılarıyla beraber yepyeni bir ses sentezi ortaya çıkıyor. Padişahlar için yapılan besteler, imparatorluğu oluşturan değişik uluslara mensup insanları ve eserleri; Osmanlı İmparatorluğu'na 17. yüzyılda hâkim olan ezgi anlayışını yansıtıyor. Çoğu ilk kez çalınan üç asır öncesinin eserleri, parlak ezgi hareketlerinin yanı sıra modern anlayış çizgisindeki refakatin neticesinde bugün de rahatlıkla anlaşılabilecek bir kimliğe bürünüyor

Kudsi Ergünerİhsan Özgen ve İncesaz grubundaki çalışmalarıyla tanıdığımız Derya Türkan, albümün, unutulmaya yüz tutmuş bir müziği yeniden hatırlatmanın yanı sıra, iki Batılı ve bir Doğulu çalgıyı Osmanlı müziği içinde ilk kez bir araya getirdiğini söylüyor. Eserlerin çoğu uzun zaman sonra yeniden icra edildiği için zor bir işe kalkıştıklarını dile getiren Türkan, "Bu üçlü ilk kez bir araya geldi. Dünyanın en tanınan kontrbasçılarından Renaud Garcia Fons bizi kırmadı. Tabii ki çellist Uğur Işık'ın büyük gayretleri oldu. Bu eserlerin elimizde sadece notaları vardı. Yani nasıl çalındıklarını daha önceden hiç bilmiyorduk. Ama ortaya güzel bir çalışma çıktı." sözleriyle, çalışmanın zorluğunu ve önemini özetliyor. "O dönemin müziğinde daha farklı şaşırtıcı melodi hareketleri var." diyen sanatçı, elinde kemençesi, adeta bu eserleri icra etmenin heyecanını yeniden yaşıyor: "18. yüzyılın sonlarında gördüğümüz ritmik melodiler daha farklı. Biraz mehtervari ve canlılık söz konusu. O canlılık ağır tempolu bir eserde de verilmiş. İnsanın hayatında hep gülmek yok, ağlamak da var. Bu albümdeki müzik, duyguları dengeliyor. Albüm fazla ritmik gibi gözükse de son eseri bir ağıt ile bitiyor." 

Karadeniz kemençesiyle klasik kemençeyi ayıramayanlar var
"Dünyada imparatorluk çerçevesinde gelişen müzikler var. Kralı ya da padişahı destekliyor. O dönemin yaşantısına göre müzik gelişiyor." sözleriyle anlatıyor saray ozanlarını ve saray müziğini Türkan. Bizim bu müziği ne kadar tanıdığımız sorusunu ise derin bir 'ah' çekerek cevaplıyor kemençe ustası: "Türkiye'de popüler kültürün etkisi var. Bu çok normal; ama bunun yanında insan kendi kültürüne de bakmalı. Klasik kemençe ile Karadeniz kemençesinin farkını çoğu kimse bilmiyor. Ama Avrupa'da öyle değil, hem kendi kültürlerini hem de dış kültürleri takip ediyorlar. Bunlar çok güzel şeyler." Türkan, yaptıkları müziğin gelecek kuşaklara örnek teşkil etmesinin kendileri için gurur kaynağı olacağını söylüyor ve asıl ihtiyacımızın 'güven' olduğunu ısrarla vurguluyor: "Bizim gibi müzisyenlerin Türk müziğine yaptığı katkılar genç kuşak tarafından sahiplenilir inşallah. Bu, bizim için gurur kaynağı olur. Öncelikle yaptığımız müzikten, yani kendi öz müziğimizden utanmamamız gerektiğini anlamamız lazım."

Avrupa'da geniş yankı buldu
Derya TURKAN ve ekibi "Minstrel's Era" albümünün ilk konserini Belçika'da geçtiğimiz hafta verdi. Belçikalıların konsere ilgisi, beklediklerinden de fazla olmuş. Albüm, Belçika basınında da geniş yankı bulmuş. Çoğu sanatçıdan duyduğumuz o sihirli cümleyi Derya TURKAN ' ın ağzından bir kez daha duyuyoruz: "Biz Avrupa'ya kültürümüzle gireriz. Çünkü Avrupa'nın hiçbir ülkesi bizim kadar geniş ve büyük bir kültüre sahip değil."
TARİHİ HAVAGAZI FABRİKASI KÜLTÜR MERKEZİ

Fransızlar tarafından 150 yıl önce inşa edilen Alsancak'taki tarihi Havagazı Fabrikası İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Restorasyon ve çevre düzenleme çalışmalarının ardından yepyeni bir kültür sanat mekanı haline geldi.
Havagazı Fabrikası Restorasyon Projesi kapsamında, 24 bin metrekarelik alanda, 2.850 metrekare inşaat alanına sahip tescilli yapılar dışındaki tüm yapılar yıkıldı. Aslına uygun olarak restore edilen tescilli yapılar kültür mekanı olarak kullanılmaya başlandı…
Konser Halka Açık ve Ücretsizdir
Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 29 Agustos da GRUPAL ENFEKSİYON ile Devam Diyecek … 29.08.2013.Persembe21.00|…
29 Temmuz Perşembe 2013
21.00

GRUPAL ENFEKSİYON
Türk Müzisyen Grubu

Tarihçe
 Izmir Büyükşehir Belediyesi “Çim Konserleri” kapsamında 29 Agustos 2013 Persembe Günü Saat 21.00 de,  GRUPAL ENFEKSİYON grubunu konuk ediyor. gerçekleşecek konserde Tuşlu Çalgılar ve Vokalde Hakkı Balamir, Ud-Baglama-Vokalde Yalçın Öztüfekçi, Davul-Vokalde Cenk Oral, Gitarda Anıl Şenarsoy, Vurmalı Çalgılarda Sergen Gügük ve Tuşlu Çalgılarda Nazmi Özbora İzmirlilere keyifli bir akşam yatacak konsere tüm haklımız davetlidir
Konser Halka Açık ve Ücretsizdir
Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 25 Temmuz’ da FASL`I İZMİR ile Devam Diyecek … 25.07.2013.Persembe21.00|…
25 Temmuz Perşembe 2013
21.00

FASL`I İZMİR
Türk Müzisyen Grubu

Tarihçe
 İzmir Büyükşehir Belediyesi “Çim Konserleri” kapsamında 25 Temmuz 2013 tarihinde saat 21.00'de,  Fasl'ı İzmir grubunu konuk ediyor. Vokalde Yavuz Karabulut, Bora Uymaz, Ebru Özçengel, Türkan Uymaz, Klarnette Tolga Akşit, Udda Tunca Yüksel, Kanunda Emra Aslan, Kemanda Onur Soysal, Ritmde Ozan Pars ve Mustafa Şekerli'nin yer aldığı grup, müzikseverlere unutulmaz bir müzik ziyafeti sunacak. sanatçılarından birisi olan konsere tüm haklımız davetlidir

Konser Halka Açık ve Ücretsizdir

Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 18 Temmuz’ da AVAZE ile Devam Diyecek … 18.07.2013.Persembe21.00|…
18 Temmuz Perşembe 2013
21.00
AVAZE
Türk Müzik Grubu 

Tarihçe
İzmir Büyükşehir Belediyesi,“Çim Konserleri” kapsamında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından  2005 yılında kurulan “Avaze” Türk Müziği Kadınlar Topluluğu'nu İzmirlilerle buluşturacak.

18 Temmuz 2013 tarihinde saat 21.00'de Havagazı Fabrikası'nda gerçekleşecek konserde grup, yıllardır hafızalardan silinmeyen eserleri seslendirecek.

Seyircilere müzikle dolu bir akşam yaşatacak olan Avaze grubunda, udda Gökçe Bekaroğlu, kemanda Bircan Yaman, viyonselede Rüya Kocamemiş, ritim’de Demet Urus ve kanunda Kadriye Bozkurt yer alıyor. Topluluğun solistliğini  Filiz Yıldızbaşoğlu, Yaprak Sayar, Lebriz Güner Gunca, Şerife Güvençoğlu ile Oya İşboğa yapıyor.

Gruba, dansta ise Dilara Bekiroğlu ve Mesut Yılmaz eşlik ediyor.
 konserine tüm haklımız davetlidir

Konser Halka Açık ve Ücretsizdir
 
Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 04 Temmuz’ da MERCAN DEDE ile Devam Diyecek … 04.07.2013.Persembe21.00|…
04 Temmuz Perşembe 2013
21.00
MERCAN DEDE
Türk Müzisyen  Neyzen,  DJ,  Besteci,  Yapımcı

Tarihçe
Mercan Dede (Arkın Allen, Arkın Ilıcalı), Dünyaca ünlü Türk Türk Müzisyen  Neyzen,  DJ,  Besteci,  Yapımcı. Sufi müziğini etnik enstrüman ve sanatçılarla zenginleştirip, elektronik müzikle harmanlamıştır. Susheela Raman, Dhafer Youssef, Sheema Mukherjee, Azam Ali, Ceza  ve Hugh Marsh gibi isimlerle çalışmıştır.

İzmir Büyükşehir Belediyesinin Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirdiği “Çim Konserleri” dünyaca ünlü türk neyzen, besteci, ve yapımcı Mercan Dede konseriyle ile devam edecek

Müzik hayatına kendi yaptığı plastik su borusu ile başlayan Mercan Dede, Doğu'ya özgü Sufi müziğinin ilâhi geleneğini çağdaş müziğin tınılarıyla incelikli bir şekilde harmanlayarak eski ile yeniyi, Doğu ile Batı'yı birleştiriyor. Sufi inancına yürekten bağlılığıyla tanınan Dede, Sufi makamların yorumuna ve özgün bestelerin tınılarına ve doğa ritimlerine getirdiği ilahi boyutu isimsiz müziğinde yansıtıyor

Müziği küçük bir çocugun samimi sevgisi ile varedip paylaşmaktan başka bir amacı olmayan ve şüphesiz jenerasyonunun en farklı ve etkileyici sanatçılarından birisi olan Mercan Dede konserine tüm haklımız davetlidir

Konser Halka Açık ve Ücretsizdir
-•
| Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 27 Haziran Saat 21:00 de Tango! Tango! From Argentina to Turkey ile Devam  Edecek  27.06.2013.Persembe |
27 Haziran Perşembe 2013
Saat: 21:00
Çim Konserleri - TANGO! TANGO! FROM ARGENTİNA TO TURKEY
Turkish Brass Ensemble Orkestrası'ndan” Tango Şöleni
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdiği Çim Konserleri aynı güzellik ve çoşkuyla devam ediyor. İzmirlilerin yogun ilgi gösterdiği Çim Konserleri serisinin bu haftaki konugu “Turkish Brass Ensemble Orkestrası”

27 Haziran 2013 Perşembe günü saat 21.00’de sanatseverle buluşacak Turkish Brass Ensemble unutulmaz bir çim konseri serisine imza atacak

Turkish Brass Ensemble Performans
Librettosu Cumhuriyet döneminin en önemli edebiyatçılarından Dr.Yılmaz Karakoyunlu tarafından yazılan, Genel Sanat Yönetmenliğini Kenan Gökkaya’nın, Orkestra Şefliğini Mustafa N.Karataş’ın yapacağı, sunum ve şiirlerin Milli Kütüphane Vakfı Başkanı Ulvi Puğ tarafından seslendirileceği ve koreografilerle Tarz Dans Akademisi dansçılarının yer alacağı Tango From Argentina to Turkey müzikseverlerle buluşacak

Arjantin'den Türkiye'ye Tango
Buenos Aires’ten İzmir’e alt başlığını da taşıyan etkinlik Tango’nun Arjantin’den yola çıkarak ülkemize ve İzmir’e yolculuğunu en ünlü Arjantin Tangoları ile en ünlü Türk Tangolarını İzmir Devlet Opera ve Balesi, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, D.E.Ü.Devlet Konservatuvarı, TRT ve Tarz Dans Akademisi sanatçılarından oluşan yaklaşık 30 kişilik Turkish Brass Ensemble seslendirirken, ayrıca etkinlikte Tangolar İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Solist Sanatçısı Derya Gönüldaş, İzmir Devlet Opera ve Balesi Solist Sanatçılarından Oğuz Çimen tarafından seslendirilecektir

Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 19 Haziran’ da NEV ile Devam Edecek … 19.06.2013.Çarsamba…|
Nev

| Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 19 Haziran Çarşamba günü Nev Ile Devam Edecek … 19.06.2013.Çarsamba |…
19 Haziran Çarşamba 2013

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirdiği Çim Konserlerinin  bu haftaki konuğu,  özel ses rengi, gitar çalımındaki ustalığı, farklı stili ve yazdığı şarkılarla beğenilen sanatçı Nev olacak

19 Haziran 2013 tarihinde saat 21.00'de gerçekleşecek konserde Nev, eski ve yeni şarkılarını sevenleriyle paylaşacak

Etkinlik Halka Açık ve Ücretsizdir
 2009 yılından bu yana düzenlediği ücretsiz ‘Çim Konserleri’ yeni sezona izmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2009 yılından bu yana geleneksel olarak düzenlenen  ‘Çim Konserleri’ yeni sezona  merhaba dedi

30 Mayıs 2013 Tarihinde, Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşen “Çim Konserleri” dizisinin ilk konuğu Türk müziğinin efsane gruplarından “Yeni Türkü” oldu

İzmirlilerin büyük ilgi gösterdiği “Çim Konserleri” her Çarşamba saat 21:00’de başlayacak ve yaz boyunca ünlü sanatçıları İzmirlilerle buluşturmaya devam edecekYaz akşamlarında İzmirli müzikseverlerin vazgeçilmez mekanı haline gelen Tarihi Havagazı Fabrikası, “Çim Konserleri” serisine 30 Mayıs’ta başlıyor. Ücretsiz konser dizisinin ilk konuğu, efsane müzik grubu ‘Yeni Türkü’ oldu 

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2009 yılından bu yana geleneksel olarak düzenlenen ücretsiz ‘Çim Konserleri’ yeni sezona 30 Mayıs 2013 Perşembe günü “merhaba” dedi. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşecek olan “Çim Konserleri” dizisinin açılış konserini, geçmiş yıllarda katıldığı çim konserinde İzmirlilerin büyük ilgisini çeken Türk müziğinin efsane gruplarından “Yeni Türkü” verdi. Çim konserlerinin 6 Haziran’daki konuğu ise İzmirli müzisyen Evrim Özkaynak oldu.

20 Eylül’e kadar devam edecek konser dizisinde ünlü sanatçı ve gruplar sahne alacak. Ramazan programları ise sufi ve tasavvuf ağırlıklı olacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve yaz akşamlarına farklı bir soluk getiren Çim Konserleriİzmirlilerin büyük ilgi gösterdiği “Çim Konserleri”, her yıl olduğu gibi yine her Perşembe saat 21.00’de başlayacak ve yaz boyunca ünlü sanatçıları İzmirlilerle buluşturmaya devam edecek

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çim Konserleri kapsamında geçtiğimiz yıllarda Zuhal Olcay, Feridun DüzağaçYüksek Sadakat, Bülent Ortaçgil, Zeynep CasaliniSuavi, Jehan Barbur, Ayşegül YeşilnilModern Folk ÜçlüsüPinhaniEzginin GünlüğüDüş Gezginleri, Ephessus BrassFastripCentimetre, Novanon Flute Quartet, Ege Yaylı Çalgılar Beşlisi, Happy People, Ayşe Tütüncü Dörtlüsü, Mavisiyah Flemenko Topluluğu ve Baba Zula gibi ünlü şarkıcı ve gruplara evsahipliği yapmıştı

Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 30 Mayıs’ da Yeni Türkü  Derya KOROGLU ile Yeni Sezona  Merhaba Diyecek … 30.05.2013.Persembe…|
Yeni Türkü  Derya KOROGLU
Türk Müzik Grubu  Vokalist
Yeni Türkü
Tarihçe

1951 doğumlu Selim ATAKAN, 19671968 öğretim yılında eğitim görmeye başladığı Ankara Fen Lisesi’nde kurulan orkestraya katıldı. Selim ATAKAN’ın bestelediği iki eserin de aralarında bulunduğu toplam dört eser ile Milliyet Gazetesi - Liselerarası Müzik Yarışması’na katıldıkları bu ilk yılda, Ankara Fen Lisesi Orkestra’sı birincilik ödülü kazandı. Aynı yıl Selim ATAKAN, bu yarışmada En İyi Organist Ödülü’ne layık görüldü

İleride Yeni Türkü’yü oluşturacak isimlerden Selim ATAKAN ve 1955 doğumlu Derya KÖROĞLU, ilk kez 1968-69 öğretim yılında Ankara Fen Lisesi sıralarında tanıştılar. 1969-1970 öğretim yılında, Selim ATAKAN ve Derya KÖROĞLU’nun da içinde bulunduğu Ankara Fen Lisesi Orkestrası, Milliyet Gazetesi - Liselerarası Müzik Yarışması’na yeniden katıldı, bu kez bir derece alamadı

Ankara Fen Lisesi yılları, ileride Yeni Türkü’yü oluşturacak isimlerin tanıştıkları, dünya müziklerini tanıdıkları ve birlikte müzik üretme pratiğini ilk kez yakaladıkları bir dönemdir. Ayrıca, Selim ATAKAN ile Derya KÖROĞLU’nun Yeni Türkü’nün Buğdayın Türküsü isimli ilk albümüne gitarıyla katkıda bulunan 1953 doğumlu Mehmet TOKER’le ve yine bu ilk albüme grafik çalışmalarıyla katkıda bulunan 1953 doğumlu Yılmaz AYSAN’la tanışıklıkları da Ankara Fen Lisesi yıllarına dayanmaktadır

Selim ATAKAN liseden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde sürdürdüğü eğitimi sırasında tanışıp, daha sonra evleneceği 1950 doğumlu Zerrin (YAŞAR) ATAKAN ile birlikte müzik çalışmalarına devam etmiştir. Bu dönemde 1944 doğumlu Esin (SİNANOĞLU) AFŞAR ve 1948 doğumlu Selda BAĞCAN ile müzikal çalışmalar yapmış, Zerrin (YAŞAR) ATAKAN ile birlikte Türkiye’nin 1975 yılında ilk kez katıldığı Eurovision Şarkı Yarışması’nın Türkiye finallerine “Pembe” ya da “Çiçekler” isimleriyle bilinen eseri ile katılmış fakat bir derece alamamıştır

Derya KÖROĞLU liseden mezun olduktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde önce Fen Edebiyat Fakültesi’nde, ardından Mimarlık Fakültesi’nde sürdürdüğü eğitimi sırasında müzik çalışmalarını sürdürmüştür. Ankara Fen Lisesi’nden beri tanıştığı Mehmet TOKER ve üniversitede tanıştıkları 1951 doğumlu Tuğrul BAYRAK ile birlikte, Mehmet-Tuğrul-Derya isimli bir müzik grubu oluşturdular. Bu dönemde deneysel çalışmalarını, ilk kayıtlarını ve provalarını Mehmet TOKER’in ailesinin Ankara, Emek Mahallesi’ndeki evlerinin bodrum katında oluşturdukları amatör stüdyoda gerçekleştirdiler. O yıllarda aynı üniversitede eğitimini sürdürmekte olan 1950 doğumlu Haluk MESCİ’nin yazdığı İngilizce sözlerin üzerine yaptıkları bestelerin yanı sıra o yılların popüler müzik topluluklarından Crosby-Stills-Nash & Young şarkılarından oluşturdukları repertuarları ile Ankara’daki Türk-Amerikan Derneği salonunda 19 Mayıs 1973’te bir konser verdiler. Yılmaz AYSAN’ın konser boyunca tepegöz makinesi ile doğaçlama grafik çalışmaları sunduğu bu konserle Mehmet-Tuğrul-Derya yoğun ilgi topladı

1977 yılına yaklaşılırken, yukarıda belirtilen müzikal çalışmaların merkezi Zerrin ve Selim ATAKAN çiftinin Ankara, Bahçelievler Mahallesi’ndeki tek katlı, mütevazı evlerine kaymıştır. Henüz ismi konmamış olan Yeni Türkü grubunun, ilk eserleri bu evin salonunda yapılan çalışmalar esnasında ortaya çıkmıştır. Bu ilk çalışmalara daha sonra Yeni Türkü’nün çekirdek kadrosu olarak anılacak olan Zerrin ATAKAN, Selim ATAKAN ve Derya KÖROĞLU’nun yanı sıra, Tuğrul BAYRAK, Mehmet TOKER ve 1953 doğumlu Fuat OBUROĞLU da katılmıştır. Buğdayın Türküsü isimli ilk albümün yayınlanacağı dönemde, Tuğrul BAYRAK İstanbul’a; Mehmet TOKER Londra’ya ve Fuat OBUROĞLU Paris’e gitmişlerdir

O yıllarda şiirlerinin üzerine besteler yaptıkları şair arkadaşları 1953 doğumlu Yaşar MİRAÇ, geleneksel halk şiirinin güncel üslupla yeniden yazılmasını öneren bir şiir akımına “Yeni Türkü” demekte ve aynı yıllarda “Yeni Türkü” isimli bir gazeteyi bu görüşteki şair arkadaşları ile birlikte yayınlamaktadır. Ayda bir basılması planlanan bu gazete, sadece üç sayı yayınlanabilmiştir. Yaşar MİRAÇ, o sıralarda bu şiirlerin üzerine besteler yapmakta olan grubun adının “Yeni Türkü” olmasını önerir. Bu önerisini desteklemek için, “Nueva Cancion = Yeni Şarkı” müzik akımını benimseyen Şilili Inti Illimani grubunun müzikal duruşuna dikkatleri çeken Yaşar MİRAÇ, “Yeni Şarkı” yerine “Yeni Türkü” isminin hem Türk müzik kültürüne hem de Yeni Türkü şiir akımına daha uygun düşeceğini belirtir. Bu öneri benimsenmiş ve böylece grubun adı Yeni Türkü olmuştur

Yeni Türkü Türk müzik grubudur.1977 yılında Derya KOROGLU Zerrin YASAR (ATAKAN) ve Selim ATAKAN'ın Ankara'da kurduğu müzik grubu. Grubun isim babalığını şair ve yazar Yaşar MIRAÇ yapmıştır. Yeni Türkü, sadece Yaşar MIRAÇ'ın 1979'da NisanHaziran aylarında çıkan edebiyat dergisi değil, ayrıca halk türkülerinin yeniden yorumlanmasına dayanan Güney Amerika orijinli bir müzik akımıydı. Bu akımın dünyadaki temsilciliğini Şilili grup İnti İllimani yapmıştır… Yeni Türkü Grubu 1979 yılında ilk albümleri Buğdayın Türküsü'nü LP formatında çıkardı. Bu albümde sert sol söylem kullanılmıştı ve albüm çok az satmıştı. Sonrasında gruba Murat BUKET, Tuğrul BAYRAK, Eftal KUCUK ve Tuncer TERCAN katıldı. Grubun asıl çıkışını sağlayan 2. albümü olan Akdeniz Akdeniz 1983 yılında çıktı ve grup Türkiye çapında tanındı. 1984'te Film Müzikleri ve 1985 yılında Çekirdek Sanatevi Kayıtları albümleri çıktı…1979 yılının sonlarında Buğdayın Türküsü isimli albüm yayınlanmıştır. Kendi kısıtlı bütçeleriyle hazırladıkları albümün kayıtları Ankara’da Ümit EROĞLU’nun kayıt stüdyosunda gerçekleştirilmiştir. Albümü yayınlamak için kendi bünyelerinde kurdukları ZE Plakçılık isimli firma tarafından yayınlanan albüm, ticari olarak sadece vinil plak (LP) formatında çoğaltılmıştır. İlerleyen dönemde, kendi evlerinde, sıradan kaset kopyalama cihazlarıyla manyetik kaset (MC) formatında sınırlı sayıda çoğaltılan kasetler, plak kapağından tamamen farklı bir kapak görseliyle yayınlanmıştır

Albümde, Selim ATAKAN, Zerrin ATAKAN ve Derya KÖROĞLU Yeni Türkü müzisyenleri olarak anılırken, Mehmet TOKER konuk müzisyen olarak belirtilmiştir

Albümün yayınlanmasını takip eden süreçte, albümün tanıtım konserleri Ankara’da Çağdaş Sahne’de 9-10 Ocak 1980 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Bu konserler esnasında gruba eşlik eden müzisyenlerle birlikte grup toplam 11 kişiye ulaştırmıştır. Bu isimlerden yalnızca, Tuğrul BAYRAK, Tuncer TERCAN, Eftal KÜÇÜK ve Murat BUKET grubun üç kişilik çekirdek kadrosuna eklenmiş ve sonraki albümün üretiminde yer almışlardır

12 Eylül 1980 darbesi ile birlikte Buğdayın Türküsü albümü, raflardan kaldırılmış; adeta “muzır yayın” muamelesi görmüştür. 2009 yılı içerisinde, Buğdayın Türküsü albümünün hem vinil plak (LP) hem de kompakt disk (CD) formatlarında tıpkıbasımlarının yapılması ve yeniden yayınlanması planlanmaktadır

Yeni Albümleri Şimdi ve Sonra Raflarda Yerini Aldı! 

Derya KÖROĞLU

İstanbul’da doğdu. Londra’da başladığı ilkokul eğitimine Ankara’da devam etti. Ankara Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu ve 1983 yılında ODTÜ Ekonomi Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. Gazi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde asistan olarak çalıştı. 1985 yılında İstanbul’a yerleşti ve bilgisayar yazılım sektöründe yöneticilik yaptı. 1995 yılına kadar AnaBritannica ve İletişim Yayınları için çeşitli veritabanı uygulamaları yazdı. Ortaokul yıllarında başladığı müzik hayatı, lise ve üniversite yıllarında yoğun olarak sürdü. Selim Atakan ve Zerrin Atakan ile kurdukları “Yeni Türkü” grubunda solo vokal, gitar, bağlama, vurmalı çalgılarda yer aldı. Grubun bestelerinin büyük bir bölümünde imzası vardır.1996-2001 yılları arasında BMG şirketinde müzik prodüktörlüğü yaptı ve biz müzik stüdyosu kurdu. Yeni Türkü dışında, özellikle belgesel ve dizi film müzikleri yaptı. 1997’de bu çalışmalardan oluşan enstrümantal parçalar, “Musikarium” adlı albümünde yayımlandı

Erkin HADIMOGLU

1991’den bu yana Yeni Türkü’de olan Erkin 08.06.1972 İstanbul doğumludur. İ.Ü. Devlet Konservatuarı Keman Bölümü ve Marmara Üniversitesi A.E.F. Müzik bölümünde okumuş olan müzisyen, Yeni Türkü dışında farklı projelerde aranjör ve prodüktör olarak çalışmaktadır. Derya ile birlikte birçok TV dizi film ve belgesel müzikleri yapmakta ve grubun konser organizasyonlarında grubun menajerliğini üstlenmektedir

Furkan BILGI

Furkan 1997’den bu yana Yeni Türkü’yle birlikte olup, 16.11.1979 Adana doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitim Lisans Mezunu olan Furkan halen Kültür Bakanlığı Devlet Sanatçısı görevini sürdürmekte ve özel projelerde enstürmanist olarak görev almaktadır

Serdar BARCIN

21.08.1977 İzmir doğumlu olan Serdar Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Flüt Bölümü mezunudur. Yeni Türkü’ye 2001 Ağustos ayındaki Rumeli Konserinde katılan Serdar, grup faaliyetleri dışında stüdyo müzisyenliği yapmakta ve Sertab Erener, Zuhal Olcay gibi solistlerle birlikte çalışmaktadır. Çeşitli jazz projelerinde de yer alan müzisyen Robert Kolej Saksafon Klubünde eğitmenlik yapmakta ve özel dersler vermektedir

Sezer ALEMDAR

26.10.1982 Kocaeli doğumlu olan Sezer 2003’ten bu yana Stüdyo ve Sahne teknik aşamalarında Yeni Türkü’ye destek vermekte ve 2007’den bu yana da konserlerde bas gitar çalarak eşlik etmektedir. İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nde eğitim gören Sezer, halen Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğrencisidir. Yeni Türkü dışında çeşitli stüdyo ve projelerde tonmaister’lik yapmaktadır

Timur SARICA

01.12.1974 tarihinde İstanbul'da doğdu. Ortaokul yıllarında özel ud dersleri alarak müziğe başladı ve bir çok koroda çaldı. 1993 yılında İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarına girdi ve kanun öğrendi. Çeşitli topluluklarla ve kurdukları Feyz adlı grup ile yurt içi ve yurt dışında sayısız konserde çaldı. Albüm dizi ve belgesel müziklerinde çalıştı. Eğitimci olarak MEB Gürpınar 80.yıl Güzel Sanatlar Lisesinde kanun öğtretmektedir. 2002 yılından bu yana Yeni Türkü ile çok sayıda konserde çalmış, stüdyo kayıtlarında birçok dizi film,belgesel ve albüm çalışmalarına katılmıştır. 2011 yılından bu yana da grup üyesi olarak çalışmaktadır

Bahadır TANRIVERMIS

1981 yılında Fatsa'da doğdu. Profesyonel müzik yaşantısına 1998'de çesitli isimlere çalarak başladı. Yeni Türkü'ye 2006 yılında dahil olan Bahadır halen kendi stüdyosunda bir çok sanatçının albümlerinde aranjörluk ve prodüktörlük çalışmalarını sürdürmektedir

Yeni Türkü  Albümler
16.Şimdi ve Sonra

15.Yeni

14.Musikarium

14.Süper Baba Film Müzikleri

13.Her Dem Yeni

12.Telli Telli Remixes

11.Külhani Şarkıları

10.Aşk Yeniden

09.Rumeli Konseri

08.Vira Vira

07.Yeşilmişik

06.Dünyanın Kapıları

05.Günebakan

04.Çekirdek Sanatevi Resitali

03.Akdeniz Akdeniz

02.Film Müzikleri

01.Buğdayın Türküsü

ÖDÜLLER

1.1982 yılında Atıf YILMAZ’ın Delikan isimli filminin özgün müziklerini hazırlayan Yeni Türkü, bu müziklerle Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) Yılın En İyi Film Müziği Ödülü’ne layık görülmüştür.
2.1983 yılında Şerif GÖREN’in Derman isimli filminin özgün müziklerini hazırlayan Yeni Türkü, bu müziklerle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film Müziği Ödülü’ne layık görülmüştür.
3.1990 yılında Yeni Türkü, Tan Gazetesi’nin Yılın Sanatçıları Yarışması’nda Yılın Topluluğu ödülüne layık görülmüştür.
4.1990 yılında Yeni Türkü, Hürriyet Gazetesi’nin düzenlediği 18. Altın Kelebek Yarışması’nda Yılın En Sevilen Topluluğu Ödülü’ne layık görülmüştür.
5.1990 yılında Yeni Türkü, TV’de 7 Dergisi’nin düzenlediği 1989 Televizyon Yıldızları yarışmasında Yılın En Başarılı Pop Müzik Topluluğu Ödülü’ne layık görülmüştür.
6.1991 yılında Yeni Türkü, Hürriyet Gazetesi’nin düzenlediği 19. Altın Kelebek Yarışması’nda Yılın En Sevilen Topluluğu Ödülü’ne layık görülmüştür

| Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi Havagazi Çim Konserleri 30 Mayıs’ da Yeni Türkü  Derya KOROGLU ile Yeni Sezona  Merhaba Diyecek … 30.06.2013.Persembe |…

30 Mayıs Perşembe 2013

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2009 yılından bu yana düzenlediği ücretsiz ‘Çim Konserleri’ yeni sezona izmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2009 yılından bu yana geleneksel olarak düzenlenen  ‘Çim Konserleri’ yeni sezona  merhaba diyecek

30 Mayıs 2013 Tarihinde, Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşecek olan “Çim Konserleri” dizisinin ilk konuğu Türk müziğinin efsane gruplarından “Yeni Türkü” olacak

İzmirlilerin büyük ilgi gösterdiği “Çim Konserleri” her Perşembe saat 21:00’de başlayacak ve yaz boyunca ünlü sanatçıları İzmirlilerle buluşturmaya devam edecekYaz akşamlarında İzmirli müzikseverlerin vazgeçilmez mekanı haline gelen Tarihi Havagazı Fabrikası, “Çim Konserleri” serisine 30 Mayıs’ta başlıyor. Ücretsiz konser dizisinin ilk konuğu, efsane müzik grubu ‘Yeni Türkü’

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2009 yılından bu yana geleneksel olarak düzenlenen ücretsiz ‘Çim Konserleri’ yeni sezona 30 Mayıs 2013 Perşembe günü “merhaba” diyecek. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşecek olan “Çim Konserleri” dizisinin açılış konserini, geçmiş yıllarda katıldığı çim konserinde İzmirlilerin büyük ilgisini çeken Türk müziğinin efsane gruplarından “Yeni Türkü” verecek. Çim konserlerinin 6 Haziran’daki konuğu ise İzmirli müzisyen Evrim Özkaynak olacak.

20 Eylül’e kadar devam edecek konser dizisinde ünlü sanatçı ve gruplar sahne alacak. Ramazan programları ise sufi ve tasavvuf ağırlıklı olacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve yaz akşamlarına farklı bir soluk getiren Çim Konserleriİzmirlilerin büyük ilgi gösterdiği “Çim Konserleri”, her yıl olduğu gibi yine her Perşembe saat 21.00’de başlayacak ve yaz boyunca ünlü sanatçıları İzmirlilerle buluşturmaya devam edecek

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çim Konserleri kapsamında geçtiğimiz yıllarda Zuhal Olcay, Feridun DüzağaçYüksek Sadakat, Bülent Ortaçgil, Zeynep CasaliniSuavi, Jehan Barbur, Ayşegül YeşilnilModern Folk ÜçlüsüPinhaniEzginin GünlüğüDüş Gezginleri, Ephessus BrassFastripCentimetre, Novanon Flute Quartet, Ege Yaylı Çalgılar Beşlisi, Happy People, Ayşe Tütüncü Dörtlüsü, Mavisiyah Flemenko Topluluğu ve Baba Zula gibi ünlü şarkıcı ve gruplara evsahipliği yapmıştı.

Çim Konserleri Programı.

1 Haziran 2013  Kardeş Türküler, Arif Sağ ve BGST Dansçıları
2 Haziran 2013  Sertab Erener
3 Haziran 2013  Fazıl Say
3 Haziran 2013  Resul Dindar
3 Haziran 2013  Çimde Doğaçlama Tiyatro
4-5 Haziran 2013  Keloğlan Masalları Müzikali
5 Haziran 2013  Fazıl Say & Serenad Bağcan
5 Haziran 2013  Tarkan
6 Haziran 2013  27. İzmir Festivali / Verdi & Wagner
6 Haziran 2013  Çim Konserleri / Evrim Özkaynak
6-9 Haziran 2013  Bergama Veteran Basketbol Turnuvası
7 Haziran 2013  Duman
7 Haziran 2013  Zülfü Livaneli
8 Haziran 2013  Anadolu Ateşi
9 Haziran 2013  11. Türkçe Olimpiyatları – İzmir
9 Haziran 2013  13 – Leyla The Band
9 Haziran 2013  İzmir Havacılık Festivali
10 Haziran 2013  Atalay Demirci
12 Haziran 2013  Yüksek Sadakat
12 Haziran 2013  Sunshine Band
13-14 Haziran 2013  İsim Şehir Hayvan Tiyatro Oyunu
14 Haziran 2013  Volkan Konak
14 Haziran 2013  27. İzmir Festivali / Minguet Quartet
15 Haziran 2013  Müjdat Gezen Tiyatrosu – 1881 Oyunu
17 Haziran 2013  Çimde Doğaçlama Tiyatro
17-18 Haziran 2013  Alevli Günler Tiyatro Oyunu
18 Haziran 2013  Yedigün Konserleri / Murat  Boz
18 Haziran 2013  Kerem Görsev Trio – Ayhan Sicimoğlu
19-20 Haziran 2013  Bezirgan Tiyatro Oyunu
20-23 Haziran 2013  34. İzmir Ayakkabı,Çanta ve Aksesuarları Fuarı 2013
23-24 Haziran 2013  Ücretsiz Doğa Yürüyüşü
25-26 Haziran 2013  Ferhangi Şeyler Tiyatro Oyunu
26-27 Haziran 2013  Mahşer-i Cümbüş Doğaçlama Tiyatro Oyunu
28 Haziran 2013  27. İzmir Festivali / Dance Theatre Of Harlem
| Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi… Havagazi Çim Konserleri 05 Eylül’ de Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN ile Devam Diyecek… —05.09.2013.Persembe… Saat:21.00… | | Tarihi Havagazi Fabrikasi Kültür Merkezi Etkinlik Programi… Havagazi Çim Konserleri 05 Eylül’ de Erkan OĞUR ve Derya TÜRKAN ile Devam Diyecek… —05.09.2013.Persembe… Saat:21.00… | Reviewed by ümitse on 16:59:00 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.