Çarşı’ dan Efsane Savunma: Aklımız Vicdanımızda Kaldı…
Çarşı: Aklımız vicdanımızda kaldı!
Bugün ilk kez hakim karşısına çıkacak olan Çarşı grubu dün Forza
Beşiktaş ile birlikte bir açıklama yayınlandı.
Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı’nın
kurucularından ‘'Sarı Cem'’ lakaplı Cem Yakışkan ile grubun önde gelen isimlerinden Deve Erol
lakaplı Erol Özdil, Halil İbrahim Erol, Numan Bülent Ergenç, Hakan Tezel ve
Ayhan Güner’ in de aralarında bulunduğu 35 şüpheli hakkında iddianame hazırlanmıştı.
Ve bugün o iddianamenin değerlendirileceği dava görülecek.
Çarşı grubu ise dün Forza Beşiktaş ile
birlikte bir açıklama yayınlandı. Onlar, 'Aklımız Vicdanımızda Kaldı!' dedi.
İşte Çarşı'nın o açıklaması:
ÖNSÖZ: Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leylâ ile Mecnûn neyse bizim için
BEŞİKTAŞ ile Çarşı da odur…
SONSÖZ: BEŞİKTAŞ
Bize: “Size ne?” diyorlar.
Yıllar önce Fok balıklarının katliamına isyan ettiğimizde güldüler bize. “Size ne?” dediler. Yerdiler bizi, ama bugün sıfatsızın biri çıktı ve size “Fok You !” dedi. O gün yanımızda olsaydın bugün “Fuck You !” diyor olacaktın, bunu unutma! …
Yıllar önce Fok balıklarının katliamına isyan ettiğimizde güldüler bize. “Size ne?” dediler. Yerdiler bizi, ama bugün sıfatsızın biri çıktı ve size “Fok You !” dedi. O gün yanımızda olsaydın bugün “Fuck You !” diyor olacaktın, bunu unutma! …
Düzen zaten istiyor ki, bir araya
geldiğimiz sadece doksan dakikalık bir hayatımız olsun; bu süre zarfında sadece
atılan gole sevinip yenilen gole üzülelim. Hayatımız doksan dakika içinde
genleşip daralsın, orda başlayıp orda bitsin. Sahanın içinde olanlar dışında
‘görme, duyma, konuşma’ demek istiyorlar. O doksan dakikanın başlama vuruşuna
kadar geçen zaman sanki hiç yaşanmamış gibi yok sayılsın. “Hadi şimdi
dağılabilirsiniz! Unutun gitsin.” Öyle mi? Oysa bizim bir hayatımız varsa, bu
hayat başkalarının hayatıyla mümkündür. Başkalarının hayatına sırt çevirenler,
gözlerini kendinden olana çevirir; kendi oğullarını bir hanedan gibi görmenin
dışına adım atamazlar. Futbolun insanlara yaydığı kolektif ruh, kolektif hâfıza
kendimize dışarıdan bakma şansı verir bize. Bu bakış, insanî değerleri diri
tutar. İnsanlığa yapılan yanlışları, kurulan kumpasları görünür kılar. Bizi,
birbirimizden haberdar kılar. Haber niteliği olan durum ve olguları korkmadan,
cesaretle halkın önüne taşıma sorumluluğu verir.
Bir araya geldiğimiz statlarda,
salonlarda aleyhimize çalınan haksız penaltılara isyan edelim, çıkan haksız
kırmızı kartlara isyan edelim, ama bu “milletin .mına koyacaz’ diyenlere yol
veren düzene isyan etmeyelim! Öyle mi? Yoksul halk çocuklarının bayrağa sarılı
tabutlarını unutalım? 12 yaşında vücudundan 13 kurşun çıkarılan çocukları
unutalım? Kaşları Kartal kanadı olan Berkin’imizi, güzel yüzlü Ali İsmail’imizi
unutalım? Öyle mi? İnsan, biraz da unutmadığı için, daha güzel bir dünyanın
mümkün olduğunu hatırladığı için insan değil mi? İnsan, hayatın kanayan yerine
baktığı için, sırtını dönmediği için çocuklarının yüzüne utanmadan bakabilir…
Rakibin haksız yere oyundan atılmasına
olan isyanımız takdire şayan görülür, ama Trabzon’da doğa katliamı rönesansı
HES’lere karşı isyanımız tu-kaka öyle mi?
Sporda Şike ve Teşvik söylentileri ayyuka ulaştığında “İtalya’dan futbolcu değil, savcı istiyoruz” dedik. Fena mi ettik? Kötü mü söyledik? İnsan neye ihtiyacı varsa onu istemez mi?
Plüton’a yapılan haksızlığa bile “oha” demişken hâlâ bize “Siz böyle şeylere kafa yormayın” diyorlar, ama bilmezler ki Plüton’u evlatlıktan atanlar bile bugün bin pişman.
İstiyoruz ki, içinde ülkemizin de yer aldığı dünya aynı akıbete uğramasın. Turizm Bakanlığı bütün dünyaya ülkemizin tam bir cennet olduğunu duyurmak isteyen tanıtımlar yapacak, ama biz “Kaz Dağı’nın üstü altından daha değerlidir” dediğimiz zaman hâkim kırmızı kartını bize gösterecek! Öyle mi?
Sporda Şike ve Teşvik söylentileri ayyuka ulaştığında “İtalya’dan futbolcu değil, savcı istiyoruz” dedik. Fena mi ettik? Kötü mü söyledik? İnsan neye ihtiyacı varsa onu istemez mi?
Plüton’a yapılan haksızlığa bile “oha” demişken hâlâ bize “Siz böyle şeylere kafa yormayın” diyorlar, ama bilmezler ki Plüton’u evlatlıktan atanlar bile bugün bin pişman.
İstiyoruz ki, içinde ülkemizin de yer aldığı dünya aynı akıbete uğramasın. Turizm Bakanlığı bütün dünyaya ülkemizin tam bir cennet olduğunu duyurmak isteyen tanıtımlar yapacak, ama biz “Kaz Dağı’nın üstü altından daha değerlidir” dediğimiz zaman hâkim kırmızı kartını bize gösterecek! Öyle mi?
“Yağmurdan korksak sokağa çıkmazdık.” O yüzden dile geldik;
“Siyanür Öldürür!”, “Ferhat da Dağları Deldi Ama Şirin İçin” dedik.
Bizleri doksan dakikanın içine
hapsetmek isteyen o düzene Ali Sami Yen’den seslendik; Yıl 2011, “çArşı betona
karşı”; “Ali Sami Yen Park Olsun, Şişli Hayat Bulsun”, “Rant Yapma Park Yap”
Gidemediğimiz maçta kulağımız radyoda, gözümüz televizyonda, aklımız Hasankeyf’te kaldı…
Gidemediğimiz maçta kulağımız radyoda, gözümüz televizyonda, aklımız Hasankeyf’te kaldı…
Hadi de bakalım şimdi ey zâlim; “Şirin bilseydi Munzur Çayı'nın
gizemini Ferhat'ın hali nic’olurdu ?”
Ama yok, istiyorlar ki doksan
dakikanın sonunda doksan gün ofsayt tartışalım, başka da hiç bir şeyi dert
edinmeyelim.Statlar bir beşik gibi uykuya doğru sallayıp dursun bizi
istiyorlar. Oysa maçlara ara verildiğinde hayat devam ediyordu ve yazın 45
derece sıcakta parke taşı döşeyen işçinin alın terinde kaldı aklımız… “Taşeronlaşmaya, Sendikasızlığa,
Kuralsız Çalışmaya Hayır" dedik…
Sen demedin mi?
“ Mayıs: 1 Sermaye: 0 “
“ Mayıs: 1 Sermaye: 0 “
“çArşı Nükleer Santrallere Karşı”
“Sizin Nükleeriniz Varsa Bizim Metan
Gazımız Var”
“Nükleersiz Türkiye”
“Nükleersiz Türkiye”
“Karadeniz Kanserden ölmesin Ulan!”
Sanırsın ki Atomu Parçaladık da Tanrı Parçacığının Peşine Düştük… Oysa Değil.
"Ses verin yakarışıma, bu işin sonu fukuşima" dedik o kadar…
“Terörün her türlüsüne hayır” dedik aklımız körpe kuzularda kaldı…
Çocuklarda kaldı aklımız;
“Alayınıza Sobe Ulan” “çArşı çocuk pornosuna karşı”
“çArşı Aile İçi Şiddete de Karşı”
Çocuklarda kaldı aklımız;
“Alayınıza Sobe Ulan” “çArşı çocuk pornosuna karşı”
“çArşı Aile İçi Şiddete de Karşı”
Kışın evsizlerde kaldı aklımız “Donduk
ulan!” dedik. Üst katta oturanları, alt kattakinden haberdar kılmaya çalıştık.
“Padişah değilim çeksem otursam
Saraylar kursam da asker yetirsem
Hediyem yoktur ki dosta götürsem
İki damla yaştan gayrı nem kaldı”
Saraylar kursam da asker yetirsem
Hediyem yoktur ki dosta götürsem
İki damla yaştan gayrı nem kaldı”
Aklımız vicdanımızda kaldı;
Kimsesizlerin kimsesi olmaya gayret
ettik. Huzur evlerinde kaldı aklımız; evlat olduk, torun olduk, çiçek olduk,
kucak bulduk. Aklımız Çocuk Esirgeme Kurumları’nda kaldı… Oyuncak olduk, palto
olduk, bot olduk, kalem olduk, kederi silen silgi olduk, mutluluğa açacak
olduk...Kıyıda, tenhada bırakılmış olanları hayatımızın ortasına davet ettik…
Aklımız sokak hayvanlarında kaldı…
“çArşı sokak hayvanlarına koşuyor”; 5 ton kuru/yaş mama, 5 bölgeye mamalık ve su depoları, yaklaşık 500
kulübe ve tıbbi müdahale için birçok ilaç ... Ukrayna’daki köpek katliamına
karşı da üç maymunu oynamadık.
Ah o çocuklar, yine o çocuklar... LÖSEV’e koştuk, kucaklaştık, umut götürdük onlara, “Bir tuğla da sen koyar mısın? ” dedik ve aklımız lösemili kardeşlerimizde kaldı…
Ah o çocuklar, yine o çocuklar... LÖSEV’e koştuk, kucaklaştık, umut götürdük onlara, “Bir tuğla da sen koyar mısın? ” dedik ve aklımız lösemili kardeşlerimizde kaldı…
Şimdi bizi yerin dibine gömmek istiyorlar.
Yahu, madenlere indik ki biz! Yeryüzü
doksan dakika yukarıda değil ki bizim için. Yeryüzü her yerde:
“540 metrede röveşata! Bu da mı penaltı değil ?”
N’oldu ? Aklımız fikrimiz madenlerde kaldı…
"Ölümün taşeronları hiç mi doymayacak bu siyah kâra"
“Siyah Bile Kaybetmiş Asaletini Yokluğumuzun Karanlığında”
“Soma’nın en orta yerinde büyük bir yangın var alevler içinde”
Bizim de ayakkabımızın altı delikti, “Hrant” olduk. Acının üzerine hep birlikte kapaklandık…
“540 metrede röveşata! Bu da mı penaltı değil ?”
N’oldu ? Aklımız fikrimiz madenlerde kaldı…
"Ölümün taşeronları hiç mi doymayacak bu siyah kâra"
“Siyah Bile Kaybetmiş Asaletini Yokluğumuzun Karanlığında”
“Soma’nın en orta yerinde büyük bir yangın var alevler içinde”
Bizim de ayakkabımızın altı delikti, “Hrant” olduk. Acının üzerine hep birlikte kapaklandık…
Irkçılığa Karşı Olduk,”Hepimiz Zenciyiz” Dedik.
Bize kapak takmak istediler, cevabımız
“Kapakları Toplayalım Engelleri Aşalım” oldu. Sıradanlaşmış, kurumsallaşmış
kutlama haftalarının dışında ihtiyacı olan yurttaşlarımıza 60'ı manüel, 4'ü
akülü olmak üzere toplam 64 arabayı semtte sergiledik teslim ettik. “Bu da
Çarşı'nın Koreografisi” dedik…
Aklımız ihtiyaç sahiplerinde kaldı.
Aklımız 8 Konteynır ve 1 tır malzeme
ile “Sokağın TaVanı Kadar”
Akıl Van’da kaldı…Karada, karakışta kaldı.
Şirince’de ”Kıyamet Seninle Kopmaya Geldik”
Akıl Van’da kaldı…Karada, karakışta kaldı.
Şirince’de ”Kıyamet Seninle Kopmaya Geldik”
La biz size n’ettik?
Bütün Türkiye’de Kızılay’a oluk olduk
kan olduk aktık, ama bizim aklımız acil kan aranıyor çığlıklarında kaldı…
Aklımız hâlâ Filistinli Hanzala’da…
“Çocuklar Okusun” diye 10 günde 25 okula 25 kütüphane projesine destek verdik… Aklımız Kütüphanelerde kaldı…Kâğıtlara hürmet etmekten bir an geri durmadık.
Aklımız hâlâ Filistinli Hanzala’da…
“Çocuklar Okusun” diye 10 günde 25 okula 25 kütüphane projesine destek verdik… Aklımız Kütüphanelerde kaldı…Kâğıtlara hürmet etmekten bir an geri durmadık.
“çArşı Köy Okullarına
Koşuyor”
İki yılda isim isim 550 okul 20 binin üzerinde çocuğumuza bot, mont, atkı, bere, çanta, kıyafet, oyuncak, kırtasiye olduk olmasına da aklımız hâlâ köy okullarında…
İki yılda isim isim 550 okul 20 binin üzerinde çocuğumuza bot, mont, atkı, bere, çanta, kıyafet, oyuncak, kırtasiye olduk olmasına da aklımız hâlâ köy okullarında…
Biz siporu seviyoruz sevmesine de,
daha dün ses olduğumuz tiyatro yıkımlarına karşı bugün eski güreş hakeminin,
zabıta müdürünün şehir tiyatrolarına sufle vereceğini tahmin etmemiştik. Bunca
yağdanlığın, dalkavuğun gölgesinde ata sporuna işmar çakmayı nasıl unuturduk:
“çArşı, yağsız güreşe de karşı” dedik…
Ulu Kartal, kimseleri darbecilere,
terör örgütlerine methiyeler düzmek, yardım ve yataklık yapmak zorunda
bırakmasın…
Vicdanınızla kalın!…
•
Çarşı’ dan Efsane Savunma: Aklımız Vicdanımızda Kaldı…
Reviewed by ümitse
on
00:09:00
Rating:
Hiç yorum yok: