Hürriyet

banner image

Hürriyet

Saygı, Sevgi, Ağıt, Karanfil… Uğur MUMCU’ yu ÖLÜMÜNÜN 28. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ… |24.01.1993—24.01.2021| 13.25

Saygı, Sevgi, Ağıt, Karanfil… Uğur MUMCU yu  ÖLÜMÜNÜN 28. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ
|24.01.199324.01.2021|
13.25
Gazeteci ve yazar Uğur MUMCU, ölümünün 28 inci yılında, hayatını kaybettiği ve adının verildiği Uğur MUMCU Sokağı’nda Etkinliklerin pandemi koşullarına uygun yapılacağını duyuran Uğur MUMCU Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag), “24 Ocak 2021 saat: 20.00 de, karanlığa bir mum da sen yak!” çağrısı yaptı.
Uğur MUMCU Belgeseli1997  Can DÜNDAR
Uğur MUMCU Cinayeti
24.01.1993 13.25
Saat 13.25 Uğur MUMCU otomobilinin başındaydı. Kontağı en son ailesiyle pizzacıdan döndüğü Cuma akşamı kapamıştı. Nedense o akşam direksiyon çekmişti... Otomobilinin etrafında dolaştı. Eğilerek lastiklere baktı. Sorun yoktu. Geceden yağan kar camlara birikmişti. Onları temizledi. Buzlu camlara yapışmasın diye Cuma akşamı kaldırdığı silecekleri indirdi. Dikiz aynasındaki karları sildi...’ Otomobilin koltuğuna oturduğu anda korkunç bir patlama oldu. Ankara’nın kar beyazına kan bulaşmıştı. Uğur MUMCU’nun üç ay önce gördüğü kabus, gerçek oluyordu. Sağanak altında yürüyen on binlerse, ‘Yaşananlar keşke bir kabus olsa!’ diyordu
Uğur MUMCU, 24 Ocak 1993 te saldırıya uğradı, öldü. Kızı Özge MUMCU ve Avukat Halil SEVİNÇ cinayeti ve sonrasını anlatıyor.
Uğur MUMCU, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir.
Suikastı; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlendi. Suikastın arkasında Mossad' ın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edilmiştir. Ergenekon Davası sanıklarından Ümit OĞUZTAN, iddianamede yer alan ifadesinde Uğur MUMCU' nun, seri numarası silinmiş ve Kürdistan Demokratik Partisi lideri Celal TALABANİ' ye götürülen silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti.[6] Ayrıca ağabeyi Ceyhan MUMCU kendi yaptığı araştırmada ölümüne yakın bir süre içerisinde Mossad ve BARZANİ ilişkisi ortaya çıkınca İsrail büyükelçisinin ısrarla kardeşi Uğur MUMCUyla bire bir olarak görüşmek istediği, ancak Uğur MUMCUnun tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşmenin yapıldığını belirtmiştir.
Uğur MUMCU' nun eşi Güldal MUMCU'yu ziyaretleri sırasında dönemin Başbakanı Süleyman DEMİRELBaşbakan Yardımcısı Erdal İNÖNÜ ve İçişleri Bakanı İsmet SEZGİN, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu"nu belirterek adeta namus sözü verdiler (1993). Suikastın failleri yakalanamamıştır.
Uğur MUMCU 24 Ocak 1993' te Ankara' da Karlı Sokak' taki evinin önündeki arabasına konan bomba ile katledildi, 51 yaşındaydı. Kırşehirliydi, annesi evde dört çocuğunu büyütmek için çalıştı, babası Tapu Kadastro Müfettişliği yaparak evin geçimini sağladı.  Uğur MUMCU, 1976'da Güldal HOMAN ile evlendi, Özge ve Özgür adında iki çocuğu oldu.
Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 1965'te "Biz Anayasayı Savunuyoruz. Ya Siz?" başlıklı makalesiyle Yön dergisinde yazmaya başladı. 12 Mart 1971 Askeri Darbesi'nde orduya hakaret ettiği gerekçesiyle Mamak Askeri Cezaevi'nde bir yıla yakın kaldı, yedi yıl hüküm giydi. Yargıtay kararı bozunca serbest bırakıldı.

Soruşturma-kovuşturma
Uğur MUMCU cinayeti soruşturmasında yedi yılın sonunda 20:00' de Hizbullah Lideri Hüseyin VELİOĞLUVELİOĞLU' nun Beykoz'daki villasına yapılan baskında bulunan hard disklerden hareketle İstanbul'da Tevhit - Selam / Kudüs Ordusu adlı örgüte ulaşıldı.
11 Temmuz 2000' de Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi' nde (DGM) Uğur MUMCUMuammer AKSOY ve Bahriye ÜÇOK cinayetlerini de içeren "Umut Davası"nda 15'i tutuklu, 17 sanığın yargılanmasına başlandı. İddianamede, Mumcu'nun aracına konulan bombanın Ferhan ÖZMEN tarafından yapıldığı ve araca Necdet YÜKSEL' in gözcülüğünde Oğuz Demir tarafından yerleştirildiği ifade edildi.
Sanıklardan Necdet YÜKSEL, Rüştü AYTUFAN ve Ferhan ÖZMEN' e " Anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Örgütün İran bağlantısını sağladığı iddia edilen Ali AKBULUT, Selahattin EŞ, Ahmet CANSIZ, Aydın KORAL ve firari sanık Oğuz Demir gıyabında dava sürüyor.
Uğur MUMCU davasında üç sanık cezalandırıldı ama olayın arkasındaki isimler bulunmadı, cezalandırılmadı.

Kızı Özge MUMCU anlatıyor
Babam bir kişiye yapılan haksızlığı tüm topluma yapılmış sayan biriydi. İşin kolayına kaçmazdı, belgesiz ve bilgisiz hiçbir konu hakkında yazmadı. Araştırmacılığı yaşama biçimine dönüştürmüştü, yazı ve kitapları "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz" ilkesinin tanıklarıydı.
Aydınlanma devrimini özümsemiş, ödünsüz bir devrimciydi. Düşünce ve davranışları bu değerlerden oluşuyordu. Siyaset, mafya ve tarikat ilişkilerini çözmek istiyordu.

"Toplumun gözü, kulağı, beyniydi"
Doğru bildiği yolda, her türlü tehdide rağmen yürüdü. Haksızlıkları, sömürüleri, adaletsizlikleri kimseden korkmadan sergiledi. Bir an olsun umutsuzluğa kapılmadı. Bir devrim meşalesi gibi, gericiliğin, tutuculuğun, sömürünün, yolsuzluğun ve cinayetlerin üstüne gitti. Terörün sadece Türkiye'ye özgü bir olgu olmadığını, uluslararası boyutu olduğunu söyledi.
Babam kitlelere mal olmuş bir yazardı; toplumumuzun gözü, kulağı beyniydi. Ona göre çağımızın en büyük suçu, haksızlıklara, adaletsizliklere karşı çıkmayarak susmaktı. Babam bu suçu işlemediği için öldürüldü.
Ölümü ülkeyi ayağa kaldırdı. Çünkü öldürülen ülkenin, halkın kendisiydi. Uğur MUMCU ile birlikte öldürülen, yığınların düşüncesiydi, özlemleri ve umutlarıydı. Aradan geçen zamana rağmen babamın cinayeti aydınlatılamadı, ama neyse ki, ciltler dolusu kitapları var ve onları okuyanlar cinayetin arkasında kimlerin olduğunu görebiliyor.

"Babam korunmadı, soruşturma savsaklandı" 
Babam tehdit ediliyordu. Nitekim cinayetten hemen sonra yeteri kadar korunup korunmadığı tartışması alevlendi. Dönemin İçişleri Bakanı İsmet SEZGİN ve Ankara Valisi Erdoğan ŞAHİNOĞLU babamın korunduğu yönünde beyanlar verdi.
İsmet SEZGİN, Nokta Dergisi' ne, "Onu Korumayıp da Kimi Koruyacağız?" diyecek kadar iddialıydı. Erdoğan ŞAHİNOĞLU da benzer şeyler söylemişti, ancak ne Karlı Sokak' taki polis noktasında bekleyen polislerin, ne de Hassas Bölge Koruma ekiplerinin, değil babamın arabasını tanımak, hangi evde oturduğundan, hatta kim olduğundan bile haberleri olmadığı ortaya çıktı.

"İhmal etmişiz"
1994'te annem dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet AĞAR' a korumayla ilgili neden yazılı emir verilmediğini sorduğunda, Mehmet AĞAR, "İhmal etmişiz" yanıtını verdi. Nitekim güvenlik güçlerinin ihmali ile ilgili suç duyurusundan da bir sonuç çıkmadı.
Annem aynı yıl Adalet Bakanlığı'na DGM Savcısı Ülkü COŞKUN' un soruşturmayı savsakladığı gerekçesiyle dilekçe verdi. Çetrefilli dava sürecinin sonunda soruşturmada ihmali olduğu tespit edildi, ancak Ülkü COŞKUN hakkında disiplin cezasının uygulanamayacağı belirtildi, neden olarak ise "Devlet Sırrı" gösterildi.
Babamın soruşturması 1990'larda işlenen diğer gazeteci cinayetleriyle kıyaslandığında daha uzun ve detaylıydı. Ancak bu aradan geçen 27 yıla rağmen halen cinayet tam anlamıyla aydınlatılamadı.

Avukat Halil SEVİNÇ anlatıyor
Uğur MUMCU cinayetini haber aldığımda şehir dışından yeni gelmiştim. Hemen Uğur MUMCU' nun evine gittim. Titiz bir olay yeri incelemesi gerekiyordu. Ancak olay yerinde tam bir kargaşa yaşandı; polis çevreyi kordon altına almakta güçlük çekti. Parçaları toplamak için gelen görevlilerin yanında delil torbası yoktu, çevreden naylon poşet istendi.

"Ortalığı çalı süpürgesiyle temizlediler"
Orada Uğur MUMCU ile aynı gazeteden bir gazeteci arkadaşla karşılaştık. Ben delillerin kaybolacağından endişelendiğim için ayrıntılı fotoğraf çekmelerini istedim. Ancak ne yazık ki 15-20 dakika içinde çalı süpürgesiyle ortalığı temizlediler ve olay yerinin ayrıntılı fotoğrafları çekilemedi.
Soruşturma sürecinde ortaya "Cinayetin failini biliyorum" diyen bir sürü kişi çıktı. Böyle durumlarda birileri hedef saptırmak veya siyasi çıkar sağlamak ister. Hatta Abdullah Argun ÇETİN TV kanallarını dolaştı. En sonunda 1998'de hakkında fer'i fail (olaya uzaktan karışan, destek olan) olarak dava açıldı.  En sonunda Çetin'in dosyasının DGM'nin görev kapsamına girmediğine karar verildi; zaten hedef saptırmayı esas alan bir davaydı.
Tevhit-Selam bağlantısı
2000'de İstanbul'da Tevhit - Selam / Kudüs Ordusu adlı örgüte, Hasan KILIÇ ve arkadaşlarına ulaşıldı. Bu örgüt Tevhid dergisi, Akademi Tercüme Bürosu ve Selam gazetesi etrafında toplanmıştı. Bu bağlantılarla Ferhan ÖZMEN aracılığıyla Ankara'daki grup ortaya çıkarıldı.
İddianamede, örgütün yöneticisi ve üyesi olan, bu örgüte yardım ve yataklık etmekle suçlanan sanıkların amaçlarının, "Türkiye'deki mevcut anayasal düzeni silah zoruyla değiştirerek, yerine İran rejimine benzer bir İslam devleti kurmak" olduğu belirtildi.

Kararlar, süren davalar, firariler
2002'de Yargıtay Necdet YÜKSEL' e ve Rüştü AYTUFAN' a müebbet hapsi onadı. 28 Temmuz 2005' te Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Ferhan ÖZMEN' e, aynı suçtan ağırlaştırılmış müebbet, Ekrem BAYTAP' a 15 yıl hapis cezası verdi.

Yedi sanık (Abdulhamit ÇELİK, Hasan KILIÇ, Mehmet Ali TEKİN, Mehmet ŞAHİN, Fatih AYDIN, Muzaffer DAĞDEVİREN ve Yusuf KARAKUŞ) altı yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı. Sanıklar hakkında Topluma Kazandırma Yasası'na göre indirim yapıldı.  Firari sanık Oğuz DEMİR' in dosyası ayrıldı.

2006'da Yargıtay 9. Ceza Dairesi Ferhan ÖZMEN hakkındaki kararı onadı. Sanık Ekrem BAYTAP' a verilen 15 yıl hapis cezası bozuldu. Diğer sanıkların ise Topluma Kazandırma Yasası'ndan yararlanamayacaklarına işaret edildi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2009'da Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu örgütü mensubu Ali AKBULUT, Selahattin , Ahmet CANSIZ ve Aydın KORAL' ın yargılamasına başladı. Sanıkların Tahran'da yaşadığı ve örgütün İran bağlantısını sağladıkları belirtildi. Firari Oğuz DEMİR ile birlikte bu sanıklar hala aranıyor.

"Dava aydınlatılmadı, zamanaşımı riski var" 
Ferhan ÖZMENNecdet YÜKSEL, Rüştü AYTUFAN ve diğer faillerin cezalandırılması, dosyanın kapandığı anlamına gelmiyor. Yani Uğur MUMCU davası ile ilgili içimize sinmeyen katledilen onlarca gazetecininkiyle aynı: Cinayet tüm yönleriyle ve bağlantılarıyla aydınlatılamadı.
Davanın zamanaşımı süresi 2023'te dolacak. Ama uluslararası sözleşmelere göre bu eylemler belli kişileri sistematik bir şekilde katletmeyi amaçlıyordu. Yani insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında değerlendirilmeli ve zamanaşımına uğramamalı. Ancak savcılıktan bu konuda henüz bir mütalaa gelmedi.
Dava zaman aşımına uğrarsa konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyabiliriz. Ancak son Anayasa değişikliği gereği, önce Anayasa Mahkemesi'ne gidilmesi gerekiyor. Bu da işlerin hayli çetrefilleşmesi, Uzlaşma Komisyonu'nun devreye girmesi, dolayısıyla AİHM'e gidiş yolunun tıkanması demek.
 Kaynak  Emel GÜLCAN—gazeteci—Marmara Üniversitesi İleşim Fakültesi mezunu—Tempo —Bianet'te çalıştı.

*Suçlular ve Güçlüler, Sakıncalı Piyade, Bir Pulsuz Dilekçe, Büyüklerimiz, Çıkmaz Sokak, Tüfek İcad Oldu, Silah Kaçakçılığı ve Terör, Söz Meclisten İçeri, Terörsüz Özgürlük, Ağca Dosyası, Papa Mafya Ağca, Liberal Çiftlik, Devrimci ve Demokrat, Aybar ile Söyleşi, İnkılap Mektupları, Rabıta, 12 Eylül Adaleti, Bir Uzun Yürüyüş, Tarikat Siyaset Ticaret, Kazım Karabekir Anlatıyor, 40'ların Cadı Kazanı, Kürt İslam Ayaklanması, Gazi Paşa'ya Suikast, Kürt Dosyası, Sakıncalı Piyade (tiyatro), Mobilya Dosyası, Söze Nereden Başlasam, Bu Düzen Böyle mi Gidecek?, Bomba Davası ve İlaç Dosyası, Sakıncasız (tiyatro), Eğilmeden Bükülmeden. (EG/BA)

Uğur MUMCU hayatı boyunca Kim, Akşam, Türk Solu, Ant, Cumhuriyet, Devrim, Ortam, Anka Ajansı gibi yayınlarda çalıştı, 25 kitap* onlarca araştırma ve yazı yazdı.

|Uğur MUMCU|
|22.08.1942KirsehirTurkiye  24.01.1993AnkaraTurkiye|
|Türk GazeteciAraştırmacı ve Yazar|
Saygı, Sevgi, Ağıt, Karanfil… Uğur MUMCU’ yu ÖLÜMÜNÜN 28. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ… |24.01.1993—24.01.2021| 13.25 Saygı, Sevgi, Ağıt, Karanfil… Uğur MUMCU’ yu  ÖLÜMÜNÜN 28. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ… |24.01.1993—24.01.2021| 13.25 Reviewed by ümitse on 23:25:00 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.