Hürriyet

banner image

Hürriyet

| The Wall Live — Roger WATERS Konseri — 2013 — ITÜ Stadyumu — Istanbul — 04.08.2013.Pazar — 20.45… |

| The Wall Live  Roger WATERS Konseri  2013  ITÜ Stadyumu  Istanbul  04.08.2013.Pazar  20.45 |
The Wall Live  Roger WATERS Afiş04.08.2013 Pazar
04.08.2013.Pazar
2013 The Wall Live Dünya Turnesi
Roger WATERS Konseri
ITÜ Stadyumu  Istanbul

Tarihler: 04 Agustos 2013 Pazar  20.45  Roger WATERS Konseri  2013 The Wall Live Dünya Turnesi
Adres: ITU Stadyumu  İstanbul Teknik Üniversitesi  Ayazağa Kampüsü  MASLAK / ISTANBUL

Ücret: 
Saha içi Ayakta  150.00 TL
Tribün  350.00 TL
Golden Circle  585.00 TL
Golden Circle Erken Giriş  770.00 TL

Nereden Alınır: Biletix Çağrı Merkezi: (0216) 556 98 00  Biletix Satış Noktaları  www.biletix.com
Çalışma saatleri:
Hafta içi: 08.30  21.30 Hafta sonu: 10.00  21.30

Müzikseverlerin yıllardır dört gözle beklediği efsanevi Müzisyen&Söz yazarı&Besteci: Roger WATERS  2013 The Wall Dünya Turnesi kapsamında, 04 Agustos 2013 Pazar günü sadece bir konser için İstanbul’a geliyor. Garanti Bankası Ana sponsorluğu nda BKM ve GNL organizasyonu ile gerçekleşecek etkinlik için Biletler satışa çıktı…

Pink Floyd un Kurucusu, Efsane İsim Roger WATERS ın The Wall” Turnesinin İstanbul  Biletleri Satışta!

Rock Müziğin efsane grubu Pink Floyd un kurucusu Roger WATERS The Wall turnesiyle 7 yılın ardından Garanti Bankası Ana sponsorluğu nda BKM ve GNL organizasyonuyla yeniden İstanbullularla buluşacak.

4 Ağustos 2013 tarihinde ITU Arena da konser verecek olan Roger WATERS, daha önce 2006 yılında geldiği The Dark Side Of the Moon Turnesiyle Istanbul’da 17 Bin kişilik muhteşem hayran kitlesiyle o yazın en unutulmaz konserine imza atmıştı.

The Wall” Turnesi ve Albümü Hakkında :
The Wall” albümü müzik otoriteleri tarafından dünyanın en büyük rock grubu kabul edilen Pink Floyd' un baş yapıtı olarak anılıyor.

Albüm, sosyal, politik ve bireysel anlamda kitleleri etki altında bırakması açısından müzik tarihinin en önemli albümlerinden biri olarak kabul ediliyor.

 The Wall albümü Pink Floyd'a bu dalda erişemeyecek rekorlarlar kırdırdı. Grup bu albümle 23 kez platinum sertifika kazandı.

The Wallalbümündeki şarkılar albümün çıktığı yıllarda, dünya müzik listelerinde aylarca liste başı olarak kaldı.The Wall turnesinde albüm görkemli bir show eşliğinde baştan sona çalınıyor.

Avrupalı organizatörler tarafından uluslararası müzik konferansınca 2012 yılının en iyi turu seçilenThe Wall bugüne kadar Güney Amerika’da 15 açık stad konseri ile Şili, Brezilya ve Arjantin’de 750.000 kişiye ulaştı.

Roger WATERS ın  Buenos Aires River Plate Stadındaki 9 konserinin biletleri de günler öncesinden tükendi.

Amerika, Kanada ve Meksika’da gerçekleşen 42 konseri ile turnenin ikinci ayağında da başarı devam etti. 825.000 bilet satıldı.

The Wall turnesi, şimdiye kadar gerçekleştirdiği 192 konserle, 380 milyon dolar bilet satış elde etti ve 28 ülkede 3,3 milyon kişiye ulaştı.

Turnenin Avrupa konserleri Temmuz’da Belçika’da başlayacak. 25 konser verecek olan Roger WATERS, Yunanistan’ın ardından 4 Ağustos’ta İstanbul’da olacak. The Wall turnesi Eylül ayında Fransa’da noktalanacak.

The Wall Merchandise paketi:
Özel Tasarım konser t-shirt’ü
Resmi Turne Programı
Turne Posteri
İsme basılacak turne pass card’ı
,Konserde ayrıca satılmayacak, sadece bu pakete özel turne aksesuar hediyesi
 
Duvarlar Yıkılırken
Mucize gibiydi: 20.06.2006 tarihinde, yıllardır beklediğimiz Roger WATERS, İstanbul’da “The Dark Side of the Moon” albümünün tamamını çalarken ve repertuarından seçtiği diğer şarkıları söylerken aklımızdan geçen tam da buydu. Mucize, bu hafta ikinci kez gerçekleşecek ve Roger WATERS, 4 Ağustos’ta, bu kez en görkemli gösterisi “The Wall” ile memleketi yerinden oynatacak!

“The Wall”, Kasım 1979’da yayınlanan on birinci Pink Floyd albümünün adı. 1982 yılında, Alan Parker, bu albümden yola çıkarak bir film yaptı. Bob Geldof’un canlandırdığı Pink’in “uyanışını” anlatan film, Kasım 1986’da, dört yıllık bir gecikmeyle Türkiye’de vizyona girdi ve 12 Eylül’ün etkisini üzerinden atmaya çalıştığımız günlerde büyük olay yarattı. Milliyet Sanat, Gençlik ve Toplum, Sanat Olayı gibi dergilerde filmle ve albümle ilgili dosyalar yayınlandı. Memleketçe geç keşfettiğimiz “Duvar”, kısa sürede kült oldu, pek çok kişi tarafından izlendi, hala da izleniyor. Geçtiğimiz yıl, İstanbul Film Festivali’nde gösterilen film, biletleri ilk tükenenlerdendi

Pink Floyd, albümün ardından, 1980 - 81 yıllarında The Wallun tamamının çalındığı bir turne yaptı. 2000 yılında bu turnenin kayıtları, “Is There Anybody Out There? / The Wall Live” adıyla yayınlandı. Roger WATERS, bu turnenin ardından piyasaya verilen “The Final Cut”la birlikte Pink Floyd’la bağını koparttı. 21 Temmuz 1990’da, Berlin Duvarı’nın yıkılışının ardından Berlin’de verdiği ve 350 bin kişinin izlediği “The Wall” konseri ise ayrıldığı grupla arasında tartışmalara neden oldu. Ancak Roger WATERS, konserlerinde bu albümden şarkıları söylemeyi sürdürdü. The Wall/ Live in Berlin, 1990 yılının sonlarında plak olarak yayınlandı ve Scorpions, Sinead O’Connor, Cyndi Lauper, Ute Lemper, Bryan Adams, The Band gibi sanatçıların katılımıyla seslendirilen albüm, koleksiyonlarda yerini aldı. Geçtiğimiz yıl yeniden elden geçirilen orijinal “The Wall” ise bu kez yeni eklenmiş demo kayıtlarla Pink Floyd hayranlarının yüzünü güldürdü

 “The Wall”, müzik tarihinin en önemli albümlerinden biri. Pek çok insanı etkiledi, filmin kahramanı Pink’le simgelenen bir sürü “uyanış”ın simgesi oldu. Roger WATERS, yıllar sonra albümün tamamını yeniden çaldığı turneyle, 2010’dan beri dünyayı dolanıyordu. Üçüncü yılında nihayet yolu Türkiye’ye düşüyor

Turnenin bu konserinin özel olmasının sebebi, Gezi olaylarının üzerine gelmesi. Hatırlarsınız, Roger WATERS, Gezi direnişine daha ilk günlerde destek vermiş, özetle şunları söylemişti: “Türkiye'deki bütün dostlarım, baskı ve otokrasiye karşı direnmekte çok haklısınız. Sizi, özgürlük mücadelenizi destekliyoruz. Unutmayın, mücadeleniz dünyanın geri kalanı için de çok önemli. Ne zaman ki bir kadın, erkek , çocuk sokağa çıkıp insan hakları için, demokrasi için, kendi kaderini belirlemek için, özgürlük için ayağa kalksa, dünyanın geri kalanı ona borçludur. Fiziken yanınızda, tazyikli sular, gaz bulutları içinde değiliz ama ruhen sizinleyiz. Direnişinizi alkışlıyor ve kolay olmadığını biliyoruz. Harika ülkeniz batı ile doğu arasında konumlanmış. İstanbul, uygarlık tarihinin efsanesidir. Bugün direnişiniz hepimiz için bir dönüm noktası olabilir. Bugün sizin yaptığınızdan daha önemli hiçbir şey yok!”

The Wall konserinin, duvarların yıkılmaya başladığı günlere denk gelmesi bizim açımızdan bir şans elbette. Daha doğrusu, büyük bir moral. Gezi direnişi ve bir anda meclisten geçen içki yasasının getirdiği yasaklar, konserlerin birbiri ardına iptaline, festivallerin yapılamamasına, sezonun erken kapanmasına sebep oldu. Cuma yapılan Iron Maiden konseriyle birlikte yazın “bereketi”ni yeni hissetmeye başladık. Bu yaz, en bereketli yazlardan biri olacaktı, olamadı. Yine de, Roger WATERS konseri, gelecek güzel günlerin habercisi. Tek dert, biletlerin bir hayli pahalı olması... Türkiye’de düzenlenen konserlerin en büyük sorunu bu. Avrupa’nın neredeyse en pahalı ülkesiyiz ve dışarıda çok daha ucuza izleyebileceğimiz konserleri, burada yüksek rakamlara izlemek zorunda bırakılıyoruz. Bu, elbette ayrı bir yazının konusu ama en azından Roger WATERS konseri için bir küçük tüyo verebiliriz: The Wall turnesinin bir ayağı, 30 Ağustos’ta Sofya’da Vasil Levski Stadyumu’nda. Biletler Türkiye’ye nazaran bir hayli ucuz. Gidiş dönüş masrafları da dâhil, burada tribünden alacağınız en ucuz koltuğun fiyatı, orada sahne önü fiyatına eşdeğer. Rakamlarla konuşalım: Türkiye’de sahne önü biletleri 770 ve 535 liraya satılırken Sofya’da 180 lira. Bu, Türkiye’de konseri “ayakta” ve arkadan izlemeye eşdeğer. Üstelik Sofya, turnenin en ucuz ayağı değil. Bize en yakını

Ben konseri Sofya’da izleyeceğim, bir sürü arkadaşımla birlikte. Gezi öncesi alınmış bir karar bu ve biletlerimiz çok zamandır elimizde. Roger WATERS ın memlekette ne yapacağını, Gezi olaylarının “duvar”a nasıl yansıyacağını elbette merak ediyoruz ancak yapılabilecek pek bir şey yok. Giden elbette gitsin ama gidemeyen, yaklaşık bir ay sonra bu konserin ulaşabilir bir tekrarının olacağını bilsin. The Wall, helikopteri, uçakları, çekiçleri, başkaldıran çocuk korosu ve memlekettekileri aratmayan kabus ötesi “mahkeme”siyle bütün zamanların en kaçmayacak gösterilerinden biri. “Duvar”ın yıkılışına bir kez daha şahit olamayabiliriz. Bu kez fırsatı iyi değerlendirmek gerek
Duvarlar Yıkılırken  Murat MERİÇ  BirGun  Pazar
Roger WATERS2013 The Wall Dünya Turnesi kapsamında vereceği konserlerinde Hey You — High Hopes — Another Brick in The Wall — The Gnome — Wish You Were Here — Time gibi unutulmaz şarkılarına da yer verecek. Sanatçının İstanbul konserinde klasikleşmiş şarkılarına hazır olun

01.Hey You  Pink Floyd  Roger WATERS

02.High Hopes  Pink Floyd  Roger WATERS

03.Another Brick in The Wall  Pink Floyd  Roger WATERS

04.The Gnome  Pink Floyd  Roger WATERS

05.Wish You Were Here  Pink Floyd  Roger WATERS

06.Time  Pink Floyd  Roger WATERS

Roger WATERS Efsane Istanbul' da 04.08.2013 Pazar

Roger WATERS  PINK FLOYD
PINK FLOYD, dünya çapında başarıya ulaşmış, progresif rock ve psychedelic rock müzik grubudur. Felsefi şarkı sözleri, yenilikçi albüm kapakları, etkileyicigirift sahne şovları ile anılırlar. Dünya çapında 230 milyon albüm satışıyla dünyanın en başarılı rock müzik gruplarından biridir. PINK FLOYDRolling Stone dergisinin Tüm Zamanların En İyi 100 Sanatçısı listesinde 51. sırada bulunmaktadır. Grubun gitaristi David GILMOUR ise Tüm Zamanların En İyi 100 Gitaristi arasında 14. sırada yer almaktadır…

Kuruluş Roger WATERS  PINK FLOYD
Grup 1965 yılında Roger WATERS ve Nick MASON tarafından Sigma 6 adıyla Londra'da kuruldu. Bir yıl sonra Rick Wright da gruba katıldı. Grup ismini sırasıyla T-Set, Meggadeaths ve Abdabs olarak değiştirdi. Abdabs ismiyle bir süre devam eden grup, yaptıkları müziği "rhythm and blues" olarak tanımlıyordu. Grup Regent Street Politeknik'te çoğunlukla mimari okuyan öğrencilerden oluşuyordu. Grubun ilk kadrosu şöyleydi: Roger WATERS Lead GitarRichard Wright - Ritim GitarNick Mason - Davul, Clive Metcalf - Bas, Keith Nable ve Juliette Gale - Solist. Bir süre sonra grup dağıldı ve Roger WATERSNick MasonRick Wright etrafında tekrar kuruldu. Roger WATERS eski okul arkadaşı Syd Barrett'i de gruba dahil etti. Gruba caz gitaristi Bob Close da katıldı. Close, grubun blues tarzından uzaklaşmasından sonra gruptan ayrıldı.
Gruba isim aranırken Syd Barrett'in aklına iki caz gitaristi olan Pink Anderson ve Floyd Council' in ilk isimlerinden oluşan PINK FLOYD ismi geldi ve grubun ismi PINK FLOYD olarak belirlendi.
Grup ilk gösterisini 1965 sonlarında Londra'da Palace Gate'de Countdown Club'da yaptı. İlk gösterilerinden itibaren ışık gösterileri ve slayt görüntülerini konserlerinde kullandılar.
Kalabalık bir seyirci önüne ilk defa 1966 yılında International Times isimli yeraltı dergisinin açılış partisinde çıktı. Parti PINK FLOYD' un basında yer alması için önemli bir fırsattı…

İlk kayıtlar ve ilk albüm Roger WATERS  PINK FLOYD
Grubun ilk oluşumundan sonraki kayıtları ve çalışmaları psychedelic rock tarzından oldukça uzaktı. Ve grup o zamanlar ciddi anlamda dinlenen ve de beğeni toplayan caz müziğini, alt yapıları olarak benimsedi ve müziklerindeki bateri ve gitar alt yapılarını caz akorları üzerine kurarak başarı sağladı. Daha sonra kendilerini geliştirerek kendi müziklerini oluşturdular. Bunun ismi ne caz ne de psychedelic rock'tı. Bu, diğer müzik türlerinden farklılık gösteren bir müzikti. Bu Pink Floyd gerçeğiydi. O zamanlar tüm dünya Pink Floyd'u konuşuyordu. Müzik otoriteleri bile ne yorum yazabileceklerini bilmiyorlardı.
Grup "psychedelic rock" tarzları ve görselleri çok iyi kullandıkları konserler ile Londra yer altının en önemli gruplarından biri haline gelmişti. 1966'da daha bir firmayla anlaşmamışken gazeteci Peter Whitehead'ın çektiği Tonite Let's All Make Love in London belgeselinde şarkılarıyla yer aldılar.
1966'da ilk kez bir müzik şirketiyle anlaştılar. 1967'de Arnold Layne single'ı ile müzik dünyasına girdiler. 20. olan bu single'ı See Emily Play takip etti. Şarkı 6. olmuş ve grubu ünlü program "Top of the Pops"'a çıkartmıştır. İlk albümleri The Piper at the Gates of Dawn bir şarkı dışında tamamen Barrett imzalıydı. Albüm İngiltere'de büyük bir başarı kazandı. Amerika'da albüm çok iyi satmasa da grup Jimi Hendrix ile beraber turneye çıkıp kendini tanıttı…

Syd Barrett'in ayrılışı  PINK FLOYD
Gelişmiş bir sound'a sahip bu albümden sonra Syd Barrett ruh sağlığını gittikçe kaybediyordu. Stüdyolara katılmayan, konserlerde iyi performans göstermeyen Barrett'in yanında grup elemanlarının arkadaşı David Gilmour da gitara alındı. A Saucerful of Secrets grubun beş kişi ile yayınladığı tek albümdür. Ancak Barrett, sadece Jugband Blues adlı şarkıyı yazmış ve Remember A Day'de gitar çalmıştır. Sorunlarının artmasıyla sadece söz yazarı olarak grupla anlaşan Syd daha sonra gruptan ayrılmıştır.
Yeni Pink Floyd, grubun beyni Barrett'ten sonra kendilerini bulmak için stüdyoda uzun zaman geçiriyordu. Grup zaman zaman Careful With That AxeEugene gibi uzun ve deneysel şarkılar üzerinde çalışıyorlardı. Vokalleri ise WatersGilmour ve Wright üçlüsü değişerek yapıyorlardı. Grup 1969'da More filminin soundtrack'ini yaptı. Albümde daha önceden yaptıkları bestelerin yanında film için özel besteler yaptılar.
Pink Floyd 1969'da ilk iki LP'lik albümleri Ummagumma'yı çıkarmışlardı. İlk LP'si 4 tane canlı performanstan ikinci LP ise grubun solo çalışmalarından oluşmuştu. İkinci disk'te bulunan solo şarkılardaki psychedelic özellikler hem dinleyiciler hem de eleştirmenler tarafından çok başarılı bulunmuştu…

Roger WATERS  PINK FLOYD yükselişi
1970'de Atom Heart Mother yayınlandı. Grup albümün ilk şarkısını 23 dakikalık bir beste olan "Atom Heart Mother"ı bir orkestrayla kaydederek oluşturmuştu. Grubun üç elemanının da solo eserleri ve bir tane daha deneysel parçadan oluşan albüm Floyd'un o dönem en çok satan albümü olmuştu. Grup üyeleri daha sonra bu albümü beğenmemiş olsalar bile deneyselliği, ses efektleriyle Pink Floyd ile bütünleşecek elementlerin bulunduğu ilk albüm olmuştu. Floyd albümün başarısıyla ilk Amerika turnelerine çıkmıştı. Albümün ismiyle ilgili soru soran gazetecilere grup üyelerinden Nick Mason şöyle cevap veriyordu: "Her şey atomik bir kalp makinesiyle hayata bağlanmış hamile bir kadının gazete manşetine çıkmasıyla başladı. Dünyanın annesini ya da dünyanın kalbini düşünmek istiyorsan ineklerle başlık arasındaki bağlantıyı da görürsün."
Grup 1971'de ilk dönemlerindeki teklilerinin toplandığı Relics albümünü çıkardı ve Zabriskie Point albümüne şarkılar verdi. Aynı yıl içinde bulunan "Echoes" parçasıyla dikkat çeken Meddleyayınlandı. Ses efektlerin daha da dikkat çektiği albüm, grup tarafından da grupça çalıştıkları ilk albüm olarak görülmüştü. Albüm İngiltere listelerinde 3 numaraya kadar çıktı.
1972'de çıkan Obscured By Clouds, "La Vallee" adlı filmin film müziğiydi. Albüm bir önceki Meddle'a göre daha sade olmasıyla dikkat çekiyordu. Albüm eleştirmenler tarafından çok beğenilmese de ilk kez Amerika listelerine ilk 50'den giriyordu. Free Four şarkısı ise Amerika'da bir hit haline geldi. Şarkı daha sonra çok konu olacak Roger Waters'ın babasıyla ilgiliydi. Albüm Waters gruptan ayrılana dek David Gilmour'un son yazdığı sözleri içeriyordu…

Roger WATERS  PINK FLOYD  Dark Side Of The Moon
Grubun sonraki albümü Dark Side of the Moon (bu isim astronomik bir anlamdan ziyade, kişinin cinnet geçirmesiyle ilgilidir)[4] Mayıs 1972 ile Ocak 1973 arasında kaydedildi. Albüm Mart 1973'de piyasaya çıktı. Albümün mühendisliğini Alan Parsons yaptı. Parsons'a Chris Thomas da destek verdi. Thomas özellikle albümdeki "Us and Them" parçasındaki yankılar gibi dikkate değer değişiklikler yaptı.[4] Albüm Britanya ve Amerika müzik listelerine birinci sıradan girdi. Özellikle grup üyelerinden David Gilmour ve Nick Mason'a göre bu albüm müzikal açıdan Meddle veya Atom Heart Mother'dan daha iyi değildi; fakat ilk defa albüm tanıtımı için belirli bir para ayrılmıştı ve basın gruba destek vermişti. David Gilmour albümün müzikal başarısını parçaların daha önce canlı olarak çalınması ve parçaların bilinmesine, dolayısıyla kayıtların iyi olmasına bağlıyordu.[5] Albümde saksafon kullanımı ve Wright'ın piyano stili bazı parçalara bir caz havası katıyordu, bayan vokalistler yer alıyordu.
Albümde bütün parçaların sözleri Roger Waters tarafından yazılmış ve tematik şekilde birbirlerine bağlanmıştı. Grup artık dünya ve insan sorunlarına odaklanan ve tek bir konu ve ton etrafında yoğunlaşan bir müzik yapmaya karar kıldı.[6]
Dark Side of the Moon dünya çapında 50 milyondan fazla satarak dünyanın en çok satan ikinci rock albümü olmuştur.[7] Bu albümle beraber grubun basçısı Waters'ın grupta egemenliği daha ön plana çıkmıştır. 1969'dan beri İngiltere'de single yayınlamayan Pink Floyd bu albümden Money şarkısını yayınlamış ve bir numaraya oturmuştur.
Albümün başarısı A Nice Pair (İlk iki albümün birlikte olduğu bir toplama), Syd Barrett (Barrett'in iki albümünün beraber olduğu bir toplama) ve Pink Floyd: Pompeii Konseri gibi materyallerin yayınlanmasına neden oldu. Bu toplamalar Pink Floyd'un ilk dönemlerini de yeni dinleyicilere daha yakından tanıttı…

Wish You Were Here
Pink Floyd stüdyoya Ocak 1975'de geri döndü. Alan Parsons grubun kendisiyle çalışmaya devam etmesi önerisini kendi çalışmalarına öncelik vermek için reddetti, grup da More albümünde çalıştıkları Brian Humphries ile anlaştı. Grup Dark Side of the Moon albümünün başarısından sonra yeni fiziksel ve duygusal olarak bitkin durumdaydı.
Yaratıcı bir yönü olmamasına karşın Waters, yeni bir konsept için araştırmaya girişti. Grup 1974'de çıktığı Avrupa turnesinde üç yeni besteyle hayranlarının karşısına çıktı. Bu besteler sonraki albüm için bir başlangıç noktası oldu. Bu bestelerden birinde Gilmour tarafından çalınan bir gitar solosu Waters'a grubun eski üyesi ve kurucusu Syd Barrett'i hatırlattı. Albüm Eylül 1975'de piyasaya çıktı. Albümde yer alan Shine On You Crazy Diamond ve Wish You Were Here parçaları da Barrett'ın anısına idi. "Shine On You Crazy Diamond" içindeki slide guitar ve psychedelic havayla Barrett günlerine bir gönderme yapıyordu. Şarkının sonunda Rick Wright See Emily Play'den bir bölüm çalıyordu. Diğer şarkılar ise müzik endüstrisine karşı bir eleştiriydi.
Albüm kayıtları sırasında Syd Barrett stüdyoyu ziyaret etmişti ancak grup elemanları fiziksel olarak değişmiş Syd Barrett'i tanımamışlar, tanıyınca da gözyaşlarına boğulmuşlardı. Ona besteledikleri şarkıları dinletmişlerdi ve daha sonra Barrett stüdyodan ayrılmıştı. Bu grubun Barrett'i son kez gördüğü andı.
Waters o günleri şöyle anlatıyor: "Çok garipti, sözler yazılmıştı ve aslında Syd ile ilgiliydi, geri kalan her şey başka bir şey anlatabilirdi ama neden sözleri Syd hakkında yazmaya başladım, bunu bilmiyorum. Sanırım Dave'in solosu ve onun hüzünlü sound'u beni oraya götürdü. Aslında Syd'in durumunun grubun genel durumunun bir sembolü olması 'Wish You Were Here' kayıtlarının başlamasından çok önceydi. (...) Elbette o çok önemliydi, grup Syd olmadan asla başlayamazdı. Çünkü her şeyi yazan oydu. Onsuz hiç bir şey olmazdı ama diğer yandan onunla da yürüyemezdi. Rock'n Roll tarihinde Syd önemli olabilir ya da olmayabilir ama Pink Floyd için insanların düşündüklerinden çok daha önemli. Kendimi yıllarca onun tehdidi altında hissettim. Ama o 'Wish You Were Here' kayıtlarında geldiğinde karşımda iri, şişman, kel, delirmiş bir insan buldum ve gözyaşlarımı tutamadım."[8]
Wright ise olaydan şöyle bahsediyor: "Bütün albüm Dave'in baştaki gitar solosundan yola çıktı, çok güzel bir soloydu. Sonuçta bence albüm bizim en iyi albümümüz oldu, çünkü en renklisi ve en duygusalıydı. 'Shine On' un sözleri Syd için yazılmıştı. Stüdyoya yürüyerek gelmiştim. Roger masasında miksaj yapıyordu, sonra onun yanında oturan şişman, kel bir adam gördüm. Bunu garipsemedim çünkü insanların bizi merak edip gelmesi normaldi. Sonra roger 'Bu adam kim bilmiyorsun değil mi?' dedi. 'Bu Syd'. Büyük bir şoktu, çünkü onu 6 yıldır hiç görmemiştim. Ayağa kalktı, dişlerini fırçaları, yeniden oturdu ve 'Pekala gitarı ne zaman çalacağım?' dedi. Tabii yanında gitarını getirmemişti. Biz ise 'Üzgünüz Syd, gitarların işi bitti', dedik."[9]
Roger Waters dönemi…

Animals
Grubun Animals isimli albümünün kapağında görünen Battersea Enerji İstasyonu
Bu albümden sonra Pink Floyd 1977'de yine bir Harvest yapımı olan Animals'ı piyasaya çıkardı. George Orwell'in ünlü eseri Hayvan Çiftliği'ne nazireten, çeşitli kişilik yapılarının birer hayvan (domuzlar, köpekler ve koyunlar) olarak sembolize edildiği albüm oldukça ilgi çekti. Albümde Gilmour ve Waters'ın birlikte yaptığı bir şarkı dışında her şarkı Roger Waters'a aitti. Aynı yıl haziran ayında bir ABD turu yaptılar. Turnede albüm kapağında da kullandıkları büyük domuz da konserlerde kullanıldı…

The Wall
Pink Floyd, 1977'den beri üzerinde çalıştığı The Wall albümünü Kasım 1979'da EMI'den çıkarttı. Bu albümde "Pink" adındaki bir karakterin doğumundan itibaren olan süreç incelenmiş; savaş, babaya duyulan hasret, eğitim sistemi, aldatma gibi konular işlenmiştir.
Turnede bir hayranıyla kavga eden Roger Waters kafasında seyirciyle kendisinin arasına bir duvar örme düşüncesini yaratmıştı. Daha sonra konsepti geliştirerek bir insanın tüm insanlara karşı olması olarak büyütmüştü.
Albümün kayıtları sırasında Waters egemenliği eline aldı. Özellikle albümde Rick Wright'ın katkısı çok azdır. Bu durum Gilmour'un hoşuna gitmiyor, Waters'la olan rekabetini artırıyordu. Waters albümde olması gerektiğini düşündüğü şeyler yüzünden grup elemanlarıyla kavga ediyordu. Tüm bu kavgalara rağmen Another Brick In The Wall (Part 2) ve Comfortably Numb gibi şarkılar büyük başarı kazanmıştı. Albüm kayıtları sonrası Wright gruptan ayrılmış ancak konserlerde bir turne müzisyeni olarak çalmıştır.
1982 yılında Alan Parker tarafından albümle aynı isimde bir film çekildi. Soyut bir anlatım tekniğine sahip, simgesel bir anlatım tarzını benimseyen film, Mayıs 1982'de Cannes Film Festivali'nde gösterildi. Film Türkiye'de ilk defa Emek Sineması'nda 1986 kasımında gösterilmiştir.[10]…

The Final Cut
Mart 1983'te, The Wall albümünden çıkarılan parçalar ile yapılan The Final Cut, aynı zamanda grubun bir kriz içerisinde olduğunun açık göstergesi olmuştur. Roger Waters'ın, Rick Wright'ın albümde çalmasına izin vermemesi ve Nick Mason'ın albümdeki bazı parçalarda çalmasını istemeyişi sonucu kavgalar yaşanmış, David Gilmour da sadece tek parça seslendirmiştir. Gilmour, Waters'a albüm için besteler yapabilmesi için albümü geç yayınlamasını teklif etmiş ancak Waters bunu kabul etmemiştir.
Albüm savaş karşıtı bir albümdü ve birçok yönden The Wall albümünü hatırlatıyordu. Albümün turnesi de yapılmadı ve grup elemanları solo çalışmalar için Pink Floyd'dan bir süre uzak kaldılar. Bütün bunlara rağmen albüm Britanya'da müzik listelerinde 1 numaraya kadar çıkmayı başardı.[11]
Bir süre sonra Roger Waters ile David Gilmour arasındaki anlaşmazlık sonucu Roger Waters grubu dağıttığını açıkladı. Ancak David Gilmour Pink Floyd adını devam ettirmek istedi ve davayı kazandı…

David Gilmour dönemi
1983'ten sonra 1994'e kadar grup elemanlarının solo albümleri yayınlamakla beraber, 1987 yılında Roger Waters olmadan yaptıkları ilk albüm olan A Momentary Lapse of Reason piyasaya çıktı. Ancak Roger Waters'ın grubu dava edeceği yönündeki tehditleri sonucu, albümde Pink Floyd adı altında sadece David Gilmour ve Nick Mason çalmış, Rick Wright ise albümde çalan diğer sanatçılar arasında gösterilmiştir. Albümde dışarıdan bestecilerle beraberle çalışılmış ve grup bu yüzden eleştirilmişti.
Grup 1992'deki La Carrera Panamericana filmi için Dark Side of the Moondan bu yana ilk kez beraber beste yaptılar…

The Division Bell ve P•U•L•S•E
Mart 1994'te David Gilmour, Wright ve Mason The Division Bell albümünü yayınladılar. Albümün isim babası yazar Douglas Adams'dır.[12] Albüm kapağının dizaynı Storm Thorgerson tarafından yapılmıştır. Albümdeki şarkı sözlerini Gilmour yazmış, kız arkadaşı Polly Samson da ona yardımcı yazar olarak eşlik etmiştir. Bu albüm çıkışından iki hafta sonra ABD' de 1. sıraya yükseldi.
Pink Floyd Mayıs 1995'te iki CD'den oluşan P•U•L•S•E adlı konser albümünü çıkardı. Kapak yine Storm Thorgerson tarafından yapıldı. Gerek The Division Bell, gerek P•U•L•S•E basından sert eleştiriler aldı.
P•U•L•S•E grubun 2003 yılında menejerleri Steve O'Rourke için düzenlenen cenaze törenine ve 2005 yılında tek seferlik olarak Live 8 konserleri için bir araya gelişine kadarki son kez görünüşü oldu…

Son çalışmalar
Grup 1996'da "Rock 'N Roll Hall of Fame"e girmeye hak kazandı Törende Roger Waters bulunmadı. 2000'de Is There Anybody Out There? The Wall Live 1980-81 konser albümü ve 2001'de best of Echoes yayınlandı. 2003'te Dark Side of the Moon yeniden yayınlandı. 2004'te ise Nick Mason "Inside Out" isimli Pink Floyd kitabını yazdı.
Gilmour, Mason ve Wright 2003'te ölen menejerleri Steve O'Rourke için birleşip "Fat Old Sun" ve "The Great Gig In The Sky"'ı cenazede çaldılar. 1981 yılındaki Earls Court (Londra) konserinin ardından bir daha sahnede birlikte görülmeyen grubun orijinal kadrosu 2 Temmuz 2005 tarihinde Londra Hyde Park'ta düzenlenen Live 8 yardım konserlerinde 24 yıl sonra bir araya geldi ve "Breathe", "Money", "Wish You Were Here" ve "Comfortably Numb" parçalarını canlı olarak çaldı.
Grup kurucularından Syd Barrett, 7 Temmuz 2006'da pankreas kanserinden dolayı hayatını kaybetmiştir. 2007'de ise onu anma konserinde Roger Waters sahne almıştır, konserin sonunda ise sürpriz olarak Gilmour, Mason, Wright Arnold Layne'i çalmışlardır. Gecenin son şarkısında tüm konuklar beraber "Bike"ı söylemişlerdir ancak Roger Waters, diğer Floyd üyeleriyle sahneye çıkmamıştır. Grubun piyanisti Richard Wright da 15 Eylül 2008 tarihinde açıklanmayan bir kanser çeşidinden dolayı yaşamını yitirdi.
Syd Barrett ve Roger Waters'tan sonra grubun üçüncü lideri olarak nitelendirilen David Gilmour gelen turne tekliflerini "Artık yaşım ilerledi. Pink Floyd'un stüdyo ve turne stresini kaldıramam" diyerek geri çevirmektedir. Bu açıklama, bir bakıma Pink Floyd'un ebedîyen dağıldığını ve bir daha birleşmeyeceğini göstermektedir…

Etkiledikleri
Pink Floyd'un klasik kadrosu. Saat yönünde: Roger Waters, David Gilmour, Richard Wright ve Nick Mason
Çok sayıda sanatçı Pink Floyd'un müziğinden etkilenmiştir. David Bowie Syd Barrett'ı büyük bir ilham kaynağı olarak tanımlamaktadır. The Edge, ilk gecikme pedalını Animals albümündeki açılışı duyduktan sonra almıştır. Pet Shop Boys Marillion'un gitaristi Steve Rothery de Wish You Were Here albümünü büyük bir ilham kaynağı olarak göstermektedir.
Bunun dışında pek çok grup Pink Floyd'dan etkilenmiş ve şarkılarını cover'lamışlardır. Bunlardan bazıları: Foo Fighters, Dream Theater, My Chemical Romance, Porcupine Tree, The Mars Volta, The La's, Queen, Oasis, Iron Maiden, Stone Temple Pilots, Coheed and Cambria, Tool, Queensryche, 30 Seconds to Mars, Scissor Sisters, Rush, Radiohead, Gorillaz, Mudvayne, Nine Inch Nails, Korn, Primus, System of a Down, Smashing Pumpkins'dir…

Ödülleri
ink Floyd pek çok ödüle aday gösterildi ve pek çok ödül kazandı. Grup 1980 yılındaki Grammy ödül töreninde "Best Engineered Non-Classical Album" dalında, yine aynı yıl düzenlenen BAFTA ödül töreninde "En Orijinal Şarkı" (Waters'a) ve "En İyi Sound" (James Guthrie, Eddy Joseph, Clive Winter, Graham Hartstone ve Nicholas Le Messurier'a) dallarında ödüle lâyık görülmüştür. Floyd 1995 yılındaki Grammy ödül töreninde "Marooned" ile "En İyi Entrümantal Rock Şarkısı" dalında ödül kazanmıştır. Pink Floyd, 2008 yılıda çağdaş müziğe katkılarından dolayı Polar Müzik Ödülü'ne lâyık görülmüş, ödülü Waters ve Mason İsveç kralı XVI. Carl Gustaf'ın elinden almışlardır. Grup 17 Ocak 1996'da Rock and Roll Şöhretler Kulübü'ne, 16 Kasım 2005'te Birleşik Krallık Şöhretler Kulübü'ne kabul edilmiştir. Gilmour ve Mason orada bulundu. Wright ameliyat olduğu için katılamazken, Roger Waters Roma'da olduğu için videosuyla törene katıldı…

Grup Üyeleri
Üyeler
Syd Barrett  lead vokal, lead gitar (1965  1968)
David Gilmour  lead vokal, lead gitar, bass gitar, klavye, özel efektler (Aralık 1967  1996, 2005, 2011)
Bob Klose  gitar (1965)
Nick Mason  davul, perküsyon, programlama (1965  1996, 2005, 2011)
Roger Waters  lead vokal, bass gitar, diğer gitarlar, perküsyon, programlama (1965  1985, 2005, 2011)
Richard Wright  klavye, vokal (ara sıra lead), org, piyano, sintesayzır, mellotron (1965  1979, 1987  1996, 2005)
| The Wall Live — Roger WATERS Konseri — 2013 — ITÜ Stadyumu — Istanbul — 04.08.2013.Pazar — 20.45… | | The Wall Live — Roger WATERS Konseri — 2013 — ITÜ Stadyumu — Istanbul — 04.08.2013.Pazar — 20.45… | Reviewed by ümitse on 21:14:00 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.